27 Şubat 2008 Çarşamba

ERKEK BEBEK ISIMLERI


Erkek Bebek İsimLeri



A

ABAY: Sezgi, anlayış, dikkat
ABBAS: Sert, çatık kaşlı veya Aslan
ABDULLAH: Allah'ın adamı- Allah'a ait olan, onun yolundan giden kişi
ABİDİN: Dua eden / Duacı
ACUN: Dünya,varlık
ADEM: Allah'ın yarattığı ilk insan / Adam
ADİL: Adaletli / Hakça davranan
ADNAN: Eski Türk isimlerinden / İki gökyüzü, iki cennet anlamında
AFFAN: Kendini kötülüklerden uzak tutan
AGAH: Bilgili / Bilen / Haberli / Uyanık
AHMET: Övülmeye değer/ Beğenilmiş / Allah'a şükreden /
AKAD: Soyluluk, Onurlu bir kişiliğe sahip olmak
AKAY: Beyaz ay,dolunay
AKEL: Dürüst,güvenilir
AKGÜN: Mutlu,sevinçli gün
AKIN: Hızlı bir biçimde düşmana yapılan saldırı
AKİF: Dünya işlerinden uzaklaşıp, ibadet için Allah'a yönelen
AKİL: Akıllı , Rüştünü kanıtlama konumuna gelmiş , yaptıklarının farkında olan
AKTAÇ: Beyaz taç,gelin tacı
AKTAN: Aydınlık gece
ALAADDİN: Din uğruna çalışan
ALDEMİR: Ateşte kıpkırmızı hale getirilen demir Al-Demir
ALİ: Yüce, yüksek, şanlı, onurlu kimse
ALİCAN: Cana yakın, içtenlikli, candan, sıcakkanlı, girişken
ALİM: Bilim adamı, bilgin ilim bilen, ilimle uğraşan kimse
ALİŞAN: Şanı şerefi en yüksek olan
ALKAN: Kızıl kan
ALKIN: Sevdalı,aşık
ALP: Kahraman,cesur,savaşçı
ALPAR: Yiğit,cesur
ALPASLAN: Aslan gibi cesur,savaşçı beyi
ALPAY: Cesur,yiğit
ALPER: Alp + Er Cesur erkek Soylu erkek anlamında
ALPHAN: Yiğit,hükümdar
ALPTEKİN: Alp+ Tekin Soylu prens, güvenilir ve soylu
ALTAN: Al + Tan Kırmızı + şafak, güneşin şafaktaki kırmızı rengi
ALTAY: Yüksek orman anlamında. Orta Asya'da bir sıradağ
ALTUĞ: Al+Tuğ Kırmızı + Tuğ değerli taşlarla süslü tuğ
ANDAÇ: Armağan,hediye
ANIL: Ölçülü davranan, hoşa giden kimse
ARAL: Takımada,sıradağlar.
ARAS: Sahip çıkılan buluntu, Doğu anadoluda bir ırmağın adı
ARCAN: Saf,temiz
ARDA: Halef, ardından gelen
AREL: Temiz,dürüst
ARGÜN: Temiz gün, günlük güneşlik, yaşama sevinci veren gün
ARIKAN: Temiz soy
ARIN: Temiz,saf - Alın
ARİF: Anlayışlı,tanınmış,meşhur,bilgi sahibi
ARKAN: Temiz kandan gelen - Üstün,galip
ARMAĞAN: Hediye,ödül
ARMAN: Hasret,özlem - Sıkıntı
ARSLAN: Yırtıcı,güçlü,yiğit
ARTAÇ: Ar+ Taç Utanma duygusunu baş tacı eden
ASIM: Temiz, namuslu, sağlam karakterli
ASİL: Soylu, soylu bir aileden gelen,seçkin insan
ASLAN: Türklerin, güçlü insan tanımlarında genellikle seçtikleri ormanlar kralı
ASRIN: Bu asıra ait, bu devire uygun
ASUTAY: Hırçın tay
AŞKIN: Benzerlerinden daha üstün - Coşkun
ATA: Baba, ced, Ecdat, Büyükbaba, Bilge
ATABEK: Şehzade eğitmeni - Devlet yetkilisi
ATABEY: Selçuklularda şehzadeleri eğitmekle görevli kişilere verilen ünvan
ATACAN: Hoşgörülü,babacan
ATAHAN: Han soyundan gelen, soylu yiğit
ATAK: Canlı,girişken-Cömert-Nişancı
ATAKAN: Atasının kanını taşıyan, atasının kanından gelen gücü barındıran
ATALAY: Ünlü,şöhretli
ATAMAN: Ata kişi,önder
ATANUR: Atasından aldığı nuru taşıyan
ATASOY: Ataların soyundan gelen
ATAY: Herkesçe bilinen, tanınmış, ünlü
ATEŞ: Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması
ATIF: Eğilimli, birine şefkatle eğilen, sevgi duyan / Bir şeye yönlendirilen
ATIL: İleri hamle yap, anlamında Atıl, atılmak
ATILAY / ATALAY: Kolaylıkla ileri atılabilen, cesur kimse
ATILGAN: Engelleri aşan - Korkusu olmayan
ATINÇ: Atılgan / Atak
ATİLLA / ATTİLA: Hunların "Tanrının Kırbacı" denilen büyük hükümdarı
ATLIHAN: At + Han kelimelerinden, İyi ata binen yiğit Han
AVNİ: Yardım etmek, yardımda bulunmak, yardımla ilgili
AYBAR: Gösterişli,heybetli
AYBARS: Ay ve Pars kelimelerinden, Ay gibi güzel, pars gibi yırtıcı
AYBERK: Sağlam kişilik- Ayın parlaklığı
AYDEMİR: Ay gibi ışıklı,temiz,demir gibi güçlü
AYDIN: Beyni çağdaş düşüncelerle aydıınlanmış, bilgili kişi
AYGÜN: Ay gibi parlak ve ışıklı güzel gün
AYHAN: Ay gibi güzel yüzlü hakan Ay +Han
AYKAN: Kanı ay gibi parlak ve temiz Ay Kanlı
AYKUT: Kutlu ay, armağan, ödül
AYTAÇ: Başında ay gibi ışıklı taç bulunan Ay + Taç
AYTEK: Ay gibi
AYTEKİN: Tek ay, uğur getiren ay
AYTUNÇ: Ay gibi güzel,tunç kadar sağlam
AYYÜCE: Ay gibi aydınlık nurlu ve yüce olan er
AZER: Azerbaycan kelimesinin kökü olan Azer'den..
AZİM: Bir şeyler yapmak için kararlı kişi, Azmeden, Azimli
AZİZ: Onur sahibi yüce, Saygıdeğer, Manevi gücü çok üstün
AZMİ: Kemikli, kemikle ilgili / Azim sahibi

B

BABÜR: Hindistan'da yaşayan bir tür kaplan/Babür imparatorluğunun kurucusu Babürşah'tan
BAHA: Değer fiyat, kıymatinin karşılığı, Ederi
BAHADIR: Yiğit , kahraman, atak, gözünü daldan budaktan esirgemeyen
BAHATTİN: Dinin değerlisi,güzelliği
BAHİR: Deniz-Belli, açık-Işıklı,parlak
BAHRİ: Denizle ilgili, denizci, denizingücü, sonsuzluğu
BAHTİYAR: Mutlu, talihli, Hayatından memnunolan
BAKİ: Süreklilik sahibi, sonsuza kadar kalan, sonsuz, sonu olmayan
BALA: Küçük çocuk, Yavru, Korunması gereken
BALABAN: Bir tür yırtıcı kuş. İri cins birtür Doğan (kuş)
BALER: Tatlı dilli, cana yakın
BARAN: Yağmur mevsimi
BARANSEL: Güce, kuvvete ait. Güçsel.
BARBAROS: "Barba Rosse" Kırmızı sakal. Asıl adı Hızır olan büyük Türk amiraline Avrupalıların taktığı ad.
BARIN: Bütün,tüm - Güç kuvvet
BARIŞ: Uzlaşma.
BARKAN: Çölde oluşan küçük kum kitlesi
BARKIN: Gezgin, Seyyah, Sürekli gezipdolaşan
BARLAS: Kahraman
BARS: Kaplan benzeri yırtıcı hayvan
BASRİ: Gören, görme ile ilgili, görebilmek
BAŞAR: Başarılı ol anlamında
BAŞER: Başta gelen
BATI: Güneşin battığı yön
BATIHAN: Batı'nın hükümdarı, hanı
BATIKAN: Batı+ Khan Batının Hanı ya da Batının Kanı anlamında
BATIRAY: Ay gibi yiğit
BATTAL: Kahraman. Oldukça iri yapılı, Alışılmışın dışında büyük
BATU: Güçlü Kuvvetli
BATUHAN: Güçlü Kuvvetli Han. Altınordu devletinin kurucusu Batuhan.
BATUR: Korkusuz, yiğit.
BATURALP: Yiğitler yiğidi
BAYAR: Büyük, ulu yüce.
BAYBARS: Eski Türklerin beslediği kaplan
BAYBORA: Fırtına
BAYCAN: Zengin
BAYEZİT/BEYAZIT: Birçok Osmanlı şehzadesinin ortakadı.
BAYHAN: Zengin ve güçlü
BAYKAL: Yaban kısrağı. Moğolistandaki büyükgöl
BAYRAKTAR: Bayrak taşıyan.
BAYRAM: Ulusca kutlanılan, Kutsal ve önemli günler.
BAYSAL: Dirlik düzenlik içinde, sakin,gürültüsüz.
BAYÜLKEN: Göğün 16.katında oturan barış tanrısı
BEDİR: Ayın ondördü. Dolunay. Ay.
BEDİRHAN: Ay+ Han gibi Bedir + Han
BEDRETTİN: Ayın ondördü gibi ışık saçan, temiz ve yüce
BEDRİ: Ay gibi, aya benzeyen, Aya ait
BEHÇET: Sevinç, güzellik, güler yüzlülük.
BEHİÇ: Şen. Güleryüzlü, Neşeli.
BEHLÜL: Hayır sahibi - Daima gülen
BEHRAM: Merih Yıldızı.
BEHZAT: Doğuştan iyi, soylu kişi
BEKİ / BEKRİ: El değmemiş, Bakir, Tertemiz, bozulmamış.
BEKİR: Yeni doğmuş, bakir
BEKTAŞ: Saygın, aziz, denk, eşit.
BERAT: İzinli, müsaadeli olmak / Diploma
BERHAN: Han soyundan, Hanla ilgili, han üzerine.. (Han=Hakan)
BERK: Sağlam güçlü, dayanıklı
BERKAN: Parlama - Kıvırcık kuzu postu
BERKANT: Sağlam Yemin . Berk + Ant.
BERKAY: Sağlam yapılı ve ayışığı gibi parlak olan. Ay ışığı, Güçlü ay
BERKE: Cengiz Han'ın torununun adı. Değnek, sopa, kamçı anlamında da kullanılır
BERMAL: Birşeyler yapmakla ilgili, yapan, ortaya çıkaran, becerikli
BESİM: Güler yüzlü
BİLAL: İlk ezanı okuyan Bilal-i Habeşi'nin adından..
BİLGE: Derin bilgi sahibi
BİLGEHAN: Göktürk hakanı
BİLGİN: Bilgi sahibi. Alim
BİRANT: Tek yemin. Özelliği olan yemin
BİRCAN: Tek, eşsiz
BİROL: Tek ol, anlamında . Bir + Ol
BOĞAÇ: Bir Dedekorkut kahramanı
BOĞAÇHAN: İnanılmaz derecede güçlü , insanüstü gücü olan
BORA / BORAN: Ardından yağış getiren şiddetlirüzgar.
BOZKURT: Türklerin Orta asyadan çıkışında yol gösterdiğine inanılan efsanevi kurt
BUĞRA: Erkek deve
BUĞRAHAN: Müslüman Türk Hakanlardan Saltuk Buğrahan.
BULUT: Bildiğimiz bulut. (Havada bulut sen bunu unut gibi)(!)
BUMİN: Baykuş, Puhu kuşu.
BURAK: Hz. Muhammed'in Miraç'ta bindiği efsanevi ata verilen isim.
BURÇ: Kale, hisar çıkıntısı - Güneş sistemi - sarp yamaç
BURÇAK: Baklagillerden bir bitki
BURÇİN: Dişi geyik.
BURHAN: Delil, kanıt.
BURHANETTİN: Dinin kanıtı, dinin delili, isbatı
BÜLENT: Yüksek, uzun, erişilmesi zor, yüce
BÜNYAMİN: Hz. Yakup'un oğlu

C

CABBAR: Güç ve kuvvet sahibi kimse
CAFER: Çay dere küçük akarsu
CAHİT: Çalışan çaba gösteren / İnatçıayak direyen
CAN: İnsan ve hayvanlarda yaşamı sağlayan ve ilk korunan
CANALP: Özünde yiğitlik, güç olan
CANBERK: Güçlü, sağlam
CANDAŞ: Dost, yoldaş
CANDEMİR: Özü demir gibi sağlam
CANDOĞAN: Cana doğan
CANEL: Dostluk eli
CANER: İçten, sevimli
CANKAT: Yaşamına can ekle, sevinçle dol
CANKUT: Mutlu, talihli - Talih, şans
CANSIN: Dostsun, sevgilisin
CANTEKİN: Tek, eşsiz can
CAVİT: Sonsuz, ebedi
CELAL: Büyüklük ululuk, hışım
CELALETTİN: Büyüklük ululuk, hışım
CELAYİR: Moğolların kollarından
CELİL: Ulu, yüce, manevi değeri yüksek olan
CEM: Bir şeyin toplamı, tamamı
CEMAL: Güzellik, özellikle yüz güzelliği
CEMALETTİN: Güzellik taşıyan
CEMİL: Güzel
CEMRE: Ateş,kor-Suda,havada,toprakta oluştuğuna inanılan sıcaklık
CENAN: Yürek, gönül kalp
CENAP: Manevi büyüklük / Onur
CENGİZ: Sert ve haşin tabiatlı, kolay yumşamayan
CENGİZHAN: Moğol İmparatorluğunu kuran hükümdar
CENK: Savaşmak , Kısa süreli savaş
CEVAHİR: Mücevher,değerli süs taşı
CEVAT: İyilik, güzellik, olgunluk, kusursuzluk
CEVDET: Olgunluk, büyüklük - Kusursuzluk
CEYHAN: Güney bölgemizde bir ırmak adı
CEYHUN: Eski Türk isimlerinden / yiğitgüçlü kişi
CEZMİ: Kesin karar veren
CİHAN: Dünya
CİHANGİR: Cihanı ele geçiren
CİHAT: Din uğruna savaşmak
CİVAN: Yeni yetme, körpe, genç
COŞAR: Heyecan dolu, kabına sığmayan
COŞKU: Heyecan ve hayranlık uyandıran durum
COŞKUN: Aşırı heyecanlı, çok duyarlı
CUMA: Müslümanlar için haftanın kutsal günü
CUMHUR: Halk topluluğu
CÜNEYT: Büyük bir mutasavvuf

ç


ÇAĞAN: Bayram, şenlik, mutlu gün
ÇAĞATAY: Küçük tay, çocuk gibi sevimli
ÇAĞDAŞ: Aynı çağda yaşayan, çağa uygun
ÇAĞIN: Yıldırım, şimşek
ÇAĞLAR: Çağıldayarak akan su, şelale
ÇAĞMAN: Çağdaş insan
ÇAĞRI: Davet
ÇAKABEY: 11.yy'da İzmir yöresinde beylik kuran Türk Beyi
ÇAKAR: Parlayan, ışık veren
ÇAKIN: Şimşek, parıltı
ÇAKIR: Mavi renkli, gri benekli gözü olan
ÇAVUŞ: Askerde bir rütbe
ÇELEBİ: Efendi, görgülü, terbiyeli
ÇELEN: Yakışıklı, saçak, akıllı
ÇELİK: Su verilerek sertleştirilmiş demir
ÇELİKER: Çelik gibi güçlü insan
ÇETİN: Güç, zor, engelli
ÇEVİK: Atak, hareketli
ÇEVRİM: Girdap, sürekli değişim, anafor
ÇIĞIR: Çığın açtığı iz, yol - Yenilikçilik
ÇINAR: Geniş yapraklı kalın gövdeli uzun ömürlü bir ağaç

D


DALAN: Biçim - İnce, zarif
DALAY: Deniz
DANİŞ: Bilgi, bilme, danışma
DARCAN: Sıkıntılı, aceleci
DAVUT: Davut peygamberin adı
DEHA: Dahi, zekaca çok üstün olan
DEMİR: Bildiğimiz, demir / Ondan korkanlar trene binmez.
DEMİRALP: Demir gibi güçlü, yiğit
DEMİRCAN: Demir gibi sağlam olan can
DEMİREL: Demir gibi güçlü eli olan
DEMİRHAN: Demir gibi güçlü hükümdar
DEMİRKAN: Güçlü soydan gelen
DENİZ: Bu da bildiğimiz masmavi sular
DENİZHAN: Denizlerin hükümdarı
DENKTAŞ: Akran, aynı yaşta
DERİN: Yüzeyi tabanına uzak olan
DERVİŞ: Alçak gönüllü, hoşgörü sahibi
DERYA: Deniz - Engin bilgili - Çok
DEVLET: Bütün Ulus
DEVRAN: Felek, kader
DEVRİM: Önemli ve temelli değişiklik /inkilap
DİLAVER: Yiğit / Yürekli
DİLMEN: Güzel konuşan
DİNÇ: Güçlü, sağlıklı
DİNÇER: Dinç + Er / Yorgunluk bilmeyen güçlü sağlam
DOĞA: Tabiat
DOĞAN: Yırtıcı bir kuş
DOĞU: Güneşin doğduğu yön
DOĞUHAN: Doğunun hükümdarı
DOĞUKAN: Doğunun hakanı
DOĞUŞ: Yaradılış
DORUK: Dağ ya da tepenin en yüksek yeri/ Şahika
DORUKHAN: Zirvenin hükümdarı
DURAN: Varlığını sürdüren-Dağyolu-Dingin,sakin
DURMUŞ: Çocukların sık ölümleri karşısında konulan dilek ifadesi
DURSUN: Çok yaşa , uzun ömürlü ol
DURUKAN: Soylu kan sahibi
DURUL: Suyun durulması, aklanması
DUYAL: Duygulu duyarlı çabuk duygulanan
DÜNDAR: Artçı asker, birliği koruyan asker
DÜNYA: Yeryüzü / Orhan abinin şarkısında"batsın" denilen yer

E


ECEVİT: Çevik,çalışkan,açık fikirli- Yaramaz,sinirli
EDİP: Edepli terbiyeli / Edebiyatla ilgilenenkişi
EDİZ: Değerli yüksek
EFDAL / EFTAL: En değerli en yüksek.
EFE: Ağabey - Yiğit,cesur - Kabadayı
EFGAN: Ağlayıp inleme - feryat
EFLATUN: Açık mor, leylak rengi ile erguvan arası / Bilgin, bilgili, herşeyi bilerek doğan çocuk
EGE: Yüce, büyük ulu / Ülkemizin Batısındaki deniz
EGEMEN: Bir yere hakim olan
EJDER: Bir masal yaratığı, korkulan, güçlü
EKBER: Kebir kelimesinden, En büyük
EKİN: Tahılın ekiminden, harman dönemine kadarki hali / Kültür
EKREM: Pek cömert, iyiliksever
ELDEM: Sevimli, cana yakın
ELVAN: Renk renk, çok renkli
EMİN: Güvenilen, inanılan kimse
EMİR: Reis, aşiret başı, Emreden
EMİRHAN: Emir veren hükümdar, hanın emri
EMRAH: Saz çalıp oynayan
EMRE: Aşık, dost, Beylerbeyi, Büyük erkek kardeş
EMRULLAH: Allah'ın emri
ENDER: Seçkin, eşi benzeri az bulunan
ENER: En yiğit, en kahraman
ENGİN: Ucu bucağı olmayan genişlik
ENGİNSU: Açık deniz
ENİS: Dost, arkadaş
ENSAR: Hz. Muhammed'i Medine'ye davet edenlere verilen isim
ENVER: En ışıklı, en parlaki
ERALP: Yiğit
ERAY: Ay gibi parlak erkek
ERBATUR: Cesur, yiğit
ERBERK: Şimşek gibi yiğit
ERCAN: Er canlı, korkusuz yiğit
ERCÜMENT: İtibarlı, haysiyetli, değerli
ERÇİN: Erken doğan, En erken davranan
ERDAL: Erken yeşeren dal / Er + Dal
ERDEM: Fazilet, insanın insan yapan değerleri
ERDEN: Bekaret / İnsan eli değmemiş /Erkenden
ERDİNÇ: Dinç erkek Er + Dinç
ERDOĞAN: Doğuştan yiğit / Erken doğan
EREM: Ulaşmak, kavuşmak için çaba gösteren
EREN: Ermiş kişi Ermekten
ERENAY: Ermiş olan Ay gibi nurlu
ERGİN: Olgunlaşmış, güngörmüş
ERGUN: Oynak, hızlı giden at
ERGÜN: Yumuşak huylu, uysal
ERHAN: Yiğit hakan
ERHUN: Hunlu yiğit
ERİM: Sevgi, mutlu haber
ERİNÇ: Rahat, dirlik
ERKAL: Erkek kal
ERKAN: Erkek kanlı
ERKİN: Özgür, serbest. Koşulsuz iş gören
ERKUT: Kutlu yiğit
ERMAN: Erdemli yiğit
EROL: Erkek ol sözünde dur anlamında
ERSAN: Adıyla ün salmış
ERSEN: Kolay, zor olmayan
ERSİN: Erkeksin anlamında
ERŞAT: Doğru yolu bulan
ERTAÇ: Erkekliği taç gibi taşıyan
ERTAN: Tan gibi ateş renkli er
ERTEM: Erdem / Fazilet
ERTEN: Sabah, gündoğumu anı
ERTUĞRUL: Temiz yürekli doğru yiğit
ERYAMAN: Güçlü, becerikli
ESAT: Çok uğurlu ve mutlu
ESEN: Sağ, sağlıklı
ESER: Nişan, iz - Etki - Yapıt - Soğuk esen rüzgar
EŞREF: Şerefli, şeref sahibi / Uğurlu
EVGİN: Telaşlı, aceleci
EVREN: Kainat, yaratılmışların tümü
EVRİM: Aşamalarla kendini gösteren ilerleme,değişim
EYÜP: Sabırın simgesi olmuş bir peygamber
EZEL: Başlangıcı olmayan


F


FADIL: Erdemli, üstün, parlak
FAHİR: Övünülecek, parlak, şanlı, güzel
FAHRETTİN: Diniyle övünen
FAHRİ: Karşılıksız kabul edilen görev,iş
FAİK: Başkalarından daha ileri, üstün
FAKİR: Yoksul
FALİH: Başarı kazanan, isteğine ulaşan
FARUK: Bir işi sonuca ulaştıran
FATİH: Ele geçiren, fetheden
FAZIL: Erdemli, manevi değerce üstün
FEHİM: Anlayışlı, zeki
FERDİ: Bireysel, tek başına
FERHAN: Sevinçli, mutlu
FERHAT: Rahatlık
FERİD: Eşsiz, tek, benzeri olmayan
FERİDUN: Tek, eşsiz, benzeri olmayan
FERİT: Avcı kuş
FERKAN: Güçlü, saygın soydan gelen
FERRUH: Kutlu, uğurlu, aydınlık yüzlü
FETHİ: Fetih ile ilgili
FEVZİ: Kurtuluş ve zaferle ilgili, üstünlük başarı
FEYYAZ: Bereketli, gür, bol
FEYZİ: Verimlilik, bolluk
FEYZULLAH: İlhamını Allah'tan alan
FEZA: Gökyüzü, uzay
FIRAT: Tatlı su - Türkiye'nin en uzun akarsuyu
FİKRET: Düşünmek, düşünceye dalmak
FİKRİ: Düşünce ile ilgili / fikir sahibi
FUAT (D): Yürek, kalp gönül
FURKAN: İyi ile kötüyü birbirinden ayıran kanıt / Kuran-ı Kerim

G


GAFFAR: Acıyan, bağışlayan
GAFUR: Bağışlayıcı, günahları affedici
GALİP: Yenen, üstün gelen
GANİ: Zengin, cömert, bol çok, elindekiyle yetinen
GARİP: Kimsesiz, yalnız, yabancı / Tuhaf
GAZANFER: Aslan - Yiğit, yürekli
GAZİ: Savaşta yara alan
GEDİZ: Su birikintisi, gölcük - Ege'de bir akarsu
GENCAL: Genç, taze
GENCALP: Genç yiğit, kahraman
GENCAY: Ayın bir haftalık hali, hilal
GENCER: Genç yiğit
GENCO: Genç olmaktan,genç o anlamına
GİRAY: Uygun, eskiden Kırım hanlarına verilen ünvan
GİRGİN: Kolay yakınlık kuran
GÖKALP: Mavi gözlü yiğit - Göklerin yiğidi
GÖKAY: Gök ve Ay gibi güzel olan
GÖKBERK: Yeşil yaprak
GÖKCAN: Yeşermiş, taze can, özlemle dolucan
GÖKÇE: Gökrengi, göğce
GÖKÇEN: Güzel, hoş
GÖKER: Gökyüzü gibi er
GÖKHAN: Göklerin hakanı Gök gibi büyükhan
GÖKHUN: Eski Türk isimlerinden Gök+Hun
GÖKMEN: Gök rengi gözlü
GÖKSEL: Gökle ilgili, göğe ait
GÖKTAN: Mavi şafak
GÖKTUĞ: Gök renkli Tuğ sahibi
GÖKTÜRK: Kök Türk / Tarihte bir Türk devleti
GÜÇHAN: Çetin, güçlü han
GÜÇLÜ: Kuvvetli, gücü yerinde - Önemli, etkili - Şiddetli
GÜLHAN: Gül gibi güzel hakan
GÜLTEKİN: Kültigin adından.. Güvenilen, herkese hayrı dokunan
GÜNALP: Güneş gibi yiğit
GÜNAY: Güneş ve ay - Güneşli yer
GÜNDOĞDU: Doğudan esen yel - Güneşin doğduğu yön
GÜNDÜZ: Gecenin karşıtı
GÜNER: Güneşin doğma zamanı
GÜNERİ: Günün yiğidi
GÜNEŞ: Gezegen sistemimizin enerji kaynağı
GÜNEY: Dört yönden biri - Her zaman güneşli yer
GÜNGÖR: İyi günler yaşa anlamında
GÜNHAN: Oğuz'un altı oğulundan Güneşi simgeleyenin adı
GÜNSEL: Gün ışığı, ışık seli
GÜNSER: Işık ver, parla
GÜNTAN: Güneşin doğuşundan az önceki zaman
GÜNTEKİN: Güneş gibi tek
GÜRAL: Çok al, bol al
GÜRALP: Güçlü yiğit
GÜRAY: Bereketli, bolluk içinde olan ay
GÜRBÜZ: Gelişmiş, iri yapılı, sağlam
GÜRCAN: Herkesi seven, özveride bulunan
GÜREL: Sürekli oluşum ve dönüşüm halinde olan
GÜRKAN: Gürbüz, kanı bol
GÜROL: Hayat boyu herşeyin bol olsun
GÜRSEL: Gürlükle ilgili, gür olan
GÜRSOY: Güçlü, kalabalık soydan
GÜRTAN: Işıklı, geniş tan yeri
GÜVEN: İtimat, emniyet
GÜVENÇ: Güven - Sevinçli - Dayanak, yardım
GÜZEY: Güneş görmeyen yer, kuzey

H


HABİB: Sevgili, dost
HACI: Hicaz'a gidip hac törenine katılan
HAFIZ: Ezberleyen/ Özellikle Kuran-ı Kerimi ezbere okuyan
HAKAN: Büyük Han, Hanlar hanı (Hükümdar anlamına=Han)
HAKKI: Doğrulukla, adaletle ilgili
HALDUN: Kalp, yürek / Yüreklilik
HALİL: İçten, dost çok yakın arkadaş
HALİM: Yumuşak huylu, sakin yaradılışlı
HALİS: Saf katkısız duru
HALİT: Süregelen, sürekli, geç yaşlanan
HALUK: Herkesle iyi geçinen iyi ahlaklı
HAMDİ: Hamd eden, şükreden / Tanrı ileilgili
HAMDULLAH: Allah'ın övgüsü
HAMİ: Koruyan, arka çıkan, koruyucu
HAMİT: Övgüye değer
HAMZA: Aslan
HANEFİ: Tanrı'nın birliğine iman eden
HARUN: Huysuz at / Postacı / İnatçı
HASAN: Güzellik, iyi davranma, iyilik
HASİP / HASBİ: Kişisel değeri olan, ünlü bir soydan gelen
HASRET: Özlem
HAŞİM: Ezen, kıran, parçalayan
HAŞMET: İhtişam, büyüklük, görkemlilik
HATAY: İl adı Antakya olan kentimizin adı
HATEM/ HATEMİ: Sonuncu en son olan / Mühürcü
HAYATİ: Yaşamsal, yaşamla ilgili önemli olan
HAYDAR: Aslan / Çok cesur
HAYRETTİN: Hayır eden, hayır sahibi
HAYRİ: Hayırla, iyilikle ilgili
HAYRULLAH: Allah'ın hayırlı ettiği
HAZAR: Barış / Bir yerde oturma hali
HAZIM: Hezimete uğratan
HEYBET: Korku ve saygı uyandıran görünüş
HIFZI: Saklamak, korumak, hafızaya almak
HINCAL: Öc al, intikam al anlamında
HIZIR: Darda kalanların yardımına koşan
HİCRİ: Göç eden / Hicrete ait, hicretle ilgili
HİDAYET: Doğru yolu arama / Yol gösterme
HİKMET: Felsefe, gizli, bilinmeyen güç
HİLMİ: Yumuşak huylu, sabırl
HİMMET: Çalışma, çaba
HİRAM: Yürüme, gezinme
HİŞAM: Eski bir Endülüs hükümdarının adı
HULKİ: İyi ahlaklı iyi huylu
HULUSİ: Saflık, doğruluk, içtenlik
HURŞİT: Güneş
HÜDAVERDİ: Allah verdi, çocuk özlemi çekenaileler ilk çocuklarına genellikle bu adı verirler
HÜRAY: Ay gibi özgür
HÜRKAN: Özgür soydan gelen
HÜSAM: Keskin kılıç
HÜSAMETTİN: Dinin keskin kılıcı
HÜSEYİN: Ruh ve madde güzelliği
HÜSMEN: Hüseyin
HÜSNÜ: Güzellikle ilgili, güzelliğe ait
HÜSREV: Büyük padişah, hükümdar

I


ILDIR: Parıltı, parlayış - Alacakaranlık
ILDIZ: Yıldız - Gündönümünden 10 gün öncesi
ILGAR: Çabuk, hızlı - Hücüm, akın - Havanın açık olması - Öfke
ILGAZ: Atın dört nala koşması - Akın, hücum - Çankırı'nın merkez ilçesi - Bir dağ
IŞIK: Cisimleri görmemizi sağlayan fiziksel erke
IŞIKHAN: Işıklı han
IŞIN: Bir ışık kaynağından çıkan ışık çizgisi
IŞITAN: Aydınlatan, ışık veren
ITRİ: Korkuya ait

İ


İBRAHİM: İbranice'de hakların babası anlamında
İDRİS: Beyaz renkli çiçek açan bir ağaç cinsi
İHSAN: Bağışlamak, yardım etmek, iyiliketmek
İLBEY: Egemen olan
İLCAN: Ülkede en sevilen
İLGİ: İlişki - Yakınlık duyma
İLHAM: İçe doğma, esin
İLHAMİ: İçine doğmakla ilgili
İLHAN: Bir ülkenin egemen hanı
İLKAN: İran'da devlet kuran Türk hükümdarı
İLKAY: Ayın ilk günlerindeki hali
İLKCAN: İlk doğan erkek çocuklara verilen ad
İLKE: Temel düşünce, prensip - Temel bilgi - Davranış kuralı
İLKER: İlkle ilgili, ilk erkek çocuk
İLKİN: Öncelikle, ilkle ilgili, ilk olan
İLTEKİN: Tek eşsiz ülke
İLTER: Yurdunu seven, koruyan
İLYAS: Mersin ağacı
İMDAT: Yardım dilemek, yardım istemek , yardım beklemek
İNAL: Kendisine inanılan
İNAN: Dizgin - Yönetme - İman
İNANÇ: Bir düşünceye bağlılık - İman - Doğru, emin
İNAYET: İyilik, lütuf
İRFAN: Bilme, anlama - Sezme, kavrama gücü
İSA: Hristiyanlığın kurucusu peygamber
İSHAK: Hüzünlü öten bir tür kuş
İSKENDER: Tarihte fetihleriyle ünlü bir hükümdar
İSLAM: Hz. Muhammed'in kurduğu son din/ Teslimiyet
İSMAİL: İbrahim peygamberin Tanrı'ya kurban adadığı oğlunun adı
İSMET: Haramdan ve günahtan çekinen
İSRAFİL: Dört büyük melekten biri
İSTEMİ/HAN: Göktürklerin ünlü hakanı
İŞCAN: Çalışkan
İZZET / İZZETTİN: Değer, kıymet, ululuk, yücelik

J


JERFİ: Derinlik
JİYAN: Kızgın, hışımlı

K


KAAN / KAĞAN: Hükümdar, hanların hanı
KADEM: Uğur - Ayak adımı - Yarım arşın
KADİR: Değer, onur, incelik
KADRİ: İtibar, değerle ilgili
KAHRAMAN: Savaşta yiğitlik gösteren, cesur
KAMBER: Sadık hizmetkar / Hz Ali'nin kölesinin adı
KAMER: Ay ışığı
KAMİL: Tam, eksiksiz, olgun
KAMURAN: Dileğine, kavuşmuş olan
KANDEMİR: Güçlü soydan gelen
KANER: Güçlü, kanlı yiğit
KAPLAN: Yırtıcı hayvan
KARABEY: Esmer, rengi karaya çalan Bey
KARACAN: Esmer - Küçük ağaçcık
KARAHAN: Esmer hükümdar
KARAKAN: Bir tür dağ ağacı
KARAN: Kahraman, yürekli - Karanlık
KARANALP: Esmer, karayağız, yiğit
KARATAY: Selçuklu devlet adamı
KARTAL: Yırtıcı bir tür kuş
KARTAY: Yaşlı, pir
KASIM: Bölen, kısımlara ayıran
KAYA: Büyük ve sert taş kütlesi
KAYAHAN: Kaya gibi sert hakan
KAYHAN: Güçlü hükümdar
KAZIM: Kızgınlığını, öfkesini belli etmeyen
KEMAL: Bilgi ve erdem bakımından olgunluk
KEMALETTİN: Bilgi ve erdem sahibi
KENAN: Nuh peygamberin oğlu ya da Nemrut'un babası sanılan kişi
KERAMETTİN: Bağış, ihsan ağırlama
KEREM: Cömertlik, soyluluk büyüklük
KEREMŞAH: Asil, soylu şah, hükümdar
KERİM: Kerem sahibi, cömert
KEYHAN: Dünya
KILIÇ: Sivri uçlu,keskin, çelikten silah
KILIÇALP: Kılıç gibi keskin, yiğit
KILIÇHAN: Kılıç gibi keskin, güçlü yiğit
KIRCA: Dolu - Ufak taneli kar - Borayla gelen yağmur
KIRDAR: Ölçülü davranış
KIRHAN: Kırçıl han
KIVANÇ: Sevinç, hoşlanma
KIVILCIM: Yanan mddeden sıçrayan küçük ateş parçası - Harekete geçiren
KOLÇAK: Yiğit, mert, koçak
KONUR: Bozla sarı arası bir renk - Yanık kırmızı - Gururlu, kibirli - Kahraman,
KORAL: Sınır muhafızı
KORALP: Yiğit sınır muhafızı
KORAY: Kamış, kargı gibi, içi boş şeyler
KORCAN: Kanı sıcak, kanı kaynayan
KORÇAK: Heykel
KOREL: Kor gibi etkili, yakıcı kişi
KORHAN: Ateş gibi hakan
KORKMAZ: Korkmayan, yılmayan, cesur
KORKUT: Büyük dolu tanesi - Hayali yaratık
KORTAN: Kor renkli tanyeri - Yalçın kaya - Pelikan
KÖKER: Köklü soydan gelen
KÖKSAL: Kökünü derinliklere sal anlamında
KUBAT: Kaba, şişman
KUBİLAY: Cengiz Hanın torununun adı
KUDRET: Güç, kuvvet
KUNTAY: Ay gibi sağlam, güçlü
KUNTER: Sağlam, kuvvetli
KURT: Yırtıcı bir memeli - Kurnaz, işbilir
KURTBEY: Kurt gibi atılgan, güçlü
KURTULUŞ: Kötü, tehlikeli durumdan kurtulma
KUTAN: Dua, yalvarma - Saka kuşu
KUTAY: Uğurlu ay
KUTBAY: Uğurlu kişi
KUTER: Kutlu, uğurlu kişi
KUTHAN: Kutlu hükümdar
KUTLAY: Kutlu, uğurlu ay
KUTLU: Kutlanmış, mutlu, uğurlu
KUTSAL: Mübarek, kutlulukla ilgili
KUTSİ: Kutlanan, kutluluk sahibi
KUZEY: Kuzey yönü / Şimal
KÜRŞAT (D): Eski bir Türk adı

L


LAÇİN: Bir cins şahin - Sarp, yalçın
LAMİ: Sert, çatık kaşlı veya Aslan
LATİF: Yumuşak, hoş, nazik
LEBİB: Akıllı, zeki
LEMA: Herşeye gücü yeten
LEMİ: Parlak, parıldayan
LEVENT: Eski deniz erlerine verilen ad
LOKMAN: Tarihteki en ünlü tabibin adı (Lokman Hekim)
LÜTFİ: Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
LÜTFULLAH: Çok övülmüş,methedilmiş
LÜTFÜ: İyi muamele, güzellikle hoşlukla ilgili

M


MACİT: Şan, şeref sahibi - İyi ahlaklı
MAHİR: Usta, elinden her iş gelen
MAHMUT: Övgüye değer
MAHSUN: Güçlendirilmiş, güçlü
MAHZUN: Hüzünlü, duygulu, üzgün
MAKBUL: Alınan kabul olunan
MAKSUT: İstek, niyet, maksat - Varılmak istenen yer
MALİK: Sahip, efendi
MANÇO: Manda yavrusu
MANSUR: Yardım edilmiş - Allah'ın yardımıyla galip gelmiş
MAZHAR: Birşeyin göründüğü ortaya çıktığı yer
MAZLUM: Zulüm gören, zulmedilen kişi
MECİT: Çok ulu, yüce
MECNUN: Deli, aklı başında olmayan
MEDENİ: Uygar, şehirli - Terbiyeli, nazik
MEDET: Yardım eden
MEHMET: Aslı Arapçada Muhammed, çok övülmüş anlamında
MELİH: Güzel, şirin
MELİK: Hükümdar, han
MEMDUH: Övülmüş, övülmeye değer
MEMNUN: Minnet eden - Hoşnut, sevinçli
MENDERES: Ege bölgesinde bir ırmak adı
MENGÜ: Ölümsüz, ebedi
MENGÜÇ: Güçlü ben / Men + güç
MENSUR: Saçılmış, dağılmış - Ölçüsüz, uyaksız söz
MERİÇ: Ülkemizin Bulgaristan sınırındaki nehir
MERİH: Güneş sistemimizdeki 5. gezegen
MERT: Sözünün eri, sözünde duran
MESTAN: Savruk. Cüret sahibi
MESUT: Mutlu, bahtiyar
METE: Büyük Hun imparatoru
METİN: Sağlam, dayanıklı
MEVLÜT: Yeni doğmuş çocuk - Doğulan zaman
MİKAİL: Allaha en yakın olduğuna inanılan dört melekten birinin adı
MİRKELAM: Güzel, nazik konuşan
MİRZA: Hükümdar soyundan gelen
MİTHAT: Övme
MUAMMER: Uzun ömürlü, çok yaşayan
MUCİP: Gerektiren, gerektirici
MUHAMMED: Çok övülmüş, hamdedilmiş
MUHARREM: Din tarafından yasaklanan
MUHİP: Seven, sevişen
MUHİTTİN: Dini güçlendiren
MUHLİS: İnanç ve eylemlerinde içtenlikle davranan
MUHSİN: Sağlamlaştıran
MUHTAR: Dilediği şekilde hareket edebilen
MUHTEŞEM: Görkemli, gözkamaştırıcı
MUKBİL: Mutlu, bahtiyar
MUNİS: Sıcakkanlı sevimli
MURAT: Arzu, istek, dilek
MURATHAN: Arzulu hükümdar
MURTAZA: Mürteza- Seçkin seçilmiş
MUSA: Sudan gelmek anlamındadır. Bir peygamber adı
MUSTAFA: Temizlenmiş, saf hale getirilmiş
MUTİ: İyi kalpli, yumuşak başlı
MUTLU: Mesud, bahtiyar
MUTLUHAN: Mutluluğa erişmiş hükümdar
MUZAFFER: Zafer kazanan, galip gelen
MÜCAHİT: Savaşçı, Cihada katılan
MÜFİT: Faydalı, yararlı
MÜJDAT: İyi, müjdeli haberler
MÜKERREM: Yardımsever, ikram sever
MÜKREMİN: Konuksever, ikram sever
MÜMİN: İnanan, iman eden
MÜMTAZ: Seçkin, başkalarından ayrı tutulan
MÜNİR: Aydınlatan, ışık veren
MÜREN: Akarsu, dere, ırmak
MÜRSEL: Yollanmış, gönderilmiş olan
MÜRŞİT (D): İrşad eden, doğru yolu gösteren
MÜSLÜM: İslam dininden olan / Teslim olan
MÜŞFİK: Acıyan, şefkat gösteren
MÜŞTAK: Özleyen, göreceği gelen

N


NABİ: Yüksek, yüce, haber veren
NACİ: Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
NADİ: Bağıran, haykıran
NADİR: Ender, az bulunur, seyrek
NAFİ: Gelip geçen, etkili, sözü dinlenen
NAFİZ: İşleyen, içeriye giden, delip geçen işleyen
NAHİT (D): Venüs, Zühre yıldızı
NAİL: Ele geçiren, muradına eren
NAİM: Uyuyan, uykuda olan
NAMIK: Yazar, yazan kişi
NAMİ: Tanınmış, ünlü şöhretli
NASIR: Yardımcı, yardım eden
NASRETTİN: Dine yardımı dokunan
NASUH: Öğüt veren - Temiz
NASUHİ: Bozulmaz biçimde tövbe eden
NAŞİT (D): Şiir söyleyen, şiir okuyan
NAZIM: Düzenleyen, tanzim eden
NAZIR: Bakan, gözeten - Bakan, vekil
NAZİF: Temiz, güzel
NAZMİ: Vezinli, kafiyeli sözle ilgili/ Düzenli
NEBİ: Peygamber, Tanrı'nın buyruklarını kullara ileten
NECAT: Kurtuluş, selamet
NECATİ: Kurtuluşa ermek
NECDET: Güçlü ve korkusuz
NECİP: Soyu temiz, cömert
NECMETTİN: Din'in Yıldızı
NECMİ: Yıldızlarla ilgili , yıldızlara ait
NEDİM: Yakın dost, samimi arkadaş
NEDRET: Az bulunan, seyrek
NEHAR: Gündüz
NEJAT: Soy, asıl, hesap
NESİM: Hoşa giden hafif rüzgar
NEŞAT: Sevinç, neşe
NEŞET: Yetişme, meydana gelme
NEVZAT (D): Yeni doğmuş çocuk
NEYZEN: Ney çalan
NEZİH: Temiz, pak, seçkin
NEZİHİ: Temizlikle, saflıkla ilgili
NİHAT (D): Tabiat, huy
NİYAZİ: Yalvarma, yakarma
NİZAM: Sıra, dizi, düzen, kural
NİZAMETTİN: Düzenli, tertipli
NİZAMİ: Kurallara uygun, düzenle ilgili
NUH: Eski metinlerde rahat anlamında / Bir peygamber adı
NUMAN: Kan / gelincik
NURETTİN: Dinin ışığı, aydınlığı
NURİ: Işıklı, ışıktan geleni
NURKAN: Aydınlık, temiz soydan gelen
NURŞAT: Nura boğulmuş
NURTAÇ: Nurlu taç taşıyan
NUSRET (D): Tanrı yardımı
NUSRETTİN: Dinin üstünlüğü
NÜVİT: İyi haber, müjde
NÜZHET: Zevk, keyif, istek, tad

O


OFLAZ: Eksiksiz, tam - Gürbüz, yakışıklı - Becerikli - Eflatun
OGÜN: Belirli gün, bilinen, beklenen gün
OĞAN: Güçlü, kuvvetli
OĞUL: Erkek evlat - Kovandan çıkan arı topluluğu
OĞUR: Uğur - Samimi, içten
OĞUZ: Doğru ve iyi adam, sağlam, güçlü
OĞUZHAN: Oğuzların başı / Mete
OKAN: Anlama, öğrenme
OKAY: Beğenme, takdir etme
OKCAN: Hareketli, canı tez
OKER: Hızlı, hareketli
OKTAR: Ok taşıyıcı / Ok+dar (Bayraktargibi)
OKTAY: Çok hiddetli, kızgın
OLCAY: Şanslı, talihli
OLCAYTO: Bahtı açık, talihli
OLGUN: İşe yarar, ya da yeterli durumagelmiş
OMAÇ: Hedef, amaç
OMAY: Seçkin, seçilmiş
ONAT: İyi, güzel, düzgün, namuslu
ONAY: Uygun bulma
ONGAR: Kurtuluş
ONGUN: Tam - Verimli, bayındır - Kutlu, uğurlu - Gelişmiş, gürbüz
ONUR: Şeref, haysiyet, izzet-i nefs
ONURAL: Şan, şeref kazan
ONURALP: Saygıdeğer, aziz, yiğit
ONURHAN: Onurlu hükümdar
ORBAY: Ordu komutanı
ORÇUN: Ahlak, Töre
ORHAN: Kentin hakimi, yöneticisi
ORHUN: Eski bir Türk devleti, Asyada bir nehir
ORKUN: Or+khun (han) Kentin hanı
ORKUT: Kutlu kent
ORTAÇ: Tepe - Mirasçı - Veliaht
ORTUN: Ortanca kardeş
ORTUNÇ: Ateş renginde tunç
ORUÇ: Müslümanların yeme içmeden vs. uzaklaştıkları bir ibadet
OSMAN: Toy denilen, kazdan büyük bir kuşun yavrusu / Ateş gibi adam (Odman= Od +Man)
OYTUN: Beğenilen güzel yer / Kutsal
OZAN: Halk şairi


Ö


ÖCAL: Öc almaktan, intikal alan
ÖDÜL: Bir başarı ya da iyilik karşılığında verilen armağan
ÖGEDAY: Çok akıllı
ÖĞÜN: Yücel, gurur duy - Zaman, vakit - Kez, defa - Önde, ileride
ÖĞÜNÇ: Övünülecek şey
ÖĞÜT: Nasihat
ÖKER: Akıllı
ÖKKEŞ: Erkek örümcek - Bir dağın adı
ÖKMEN: Akıllı, zeki
ÖKTEM: Güçlü, onurlu
ÖKTEN: Akıllı, bilgili
ÖMER: Dirlik, canlılık yaşam gücü
ÖMÜR: Yaşayış, hayat
ÖNAL: Daima önde olmak
ÖNAY: Ayın ilk günlerindeki durumu, hilal
ÖNDER: Lider, yönetici, şef
ÖNEL: Bir şeyin tamamlanması için verilen süre, vade
ÖNER: Başta gelen - Yön - Sıra
ÖRSAN: Örs gibi sağlam adı olan
ÖRSEL: Örs gibi sağlam el
ÖVÜL: Kendini beğendir, övgü kazan
ÖVÜNÇ: Övünülecek şey
ÖYMEN: Evcimen, evine bağlı
ÖZAL: Özü kırmızı
ÖZALP: Özünde yiğit olan
ÖZAY: Özlü, özü ay gibi aydınlık olan
ÖZBEK: Yiğit, cesur - Bir Türk boyu
ÖZCAN: Candan, içten
ÖZDEMİR: Gerçek, özlü demir
ÖZDEN: Soyu temiz olan
ÖZEN: Dikkat, heves, itina
ÖZER: Özü er olan
ÖZGÜN: Orijinal, diğerlerine benzemeyen
ÖZGÜR: Serbest, hiçbir koşula bağlı olmayan
ÖZHAN: Han soyundan gelen
ÖZKAN: Temiz kan, soylu kişinin kanından gelen
ÖZMEN: Özü iyi, sağlam olan Aydınlık başlangıç
ÖZTÜRK: Soyu Türk olan
ÖZÜN: Hakkıyla kazanılmış ün

P


PAKEL: Sezgi, anlayış, dikkat
PAKER: Sert, çatık kaşlı veya Aslan
PAKSOY: Allah'ın kulu
PALA: Kısa, geniş kiliç
PAMİR: Herşeye gücü yeten
PARS: Yırtıcı bir hayvan
PAŞA: Bir askeri ünvan / ağabey, erkek kardeş
PAYDAŞ: Dünya,
PAYİDAR: Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
PEHLİVAN: Güreşçi
PEKCAN: Sıkı canlı, yufka yürekli olmayan
PEKER: Güçlü erkek
PERKER: Beyaz ay,dolunay
PERTEV: Dürüst,güvenilir
PEYAM: Mutlu,sevinçli gün
PEYAMİ: Haberle ilgili, haber veren
PEYKAN: Beyaz taç,gelin tacı
PEYMAN: Aydınlık gece
POLAT: Sertleştirilmiş , su verilmiş demir
POYRAZ: Kuzeydoğu yönünden esen rüzgar
POZAN: Candan,cana yakın

R


RACİ: Rica eden, dileyen
RAFET / REFET: Çok acıma
RAGIP: İçtenlikle isteyen, özleyen
RAHİM: Esirgeyen, acıyan
RAHMAN: Acıması bol olan
RAHMİ: Koruyan, esirgeyen
RAİF: Acıyan, esirgeyen
RAKIM: Yazan
RAMAZAN: Kameri yılın 9. ayı
RAMİ: Atıcı, mermi atan
RAMİZ: Remz eden, işaretleyen
RASİM: Resmeden, resim çizen
RASİN: Beyaz ay,dolunay
RAŞİT (D): Doğruyola giden
RAUF: Çok acıyan, esirgeyen
RECAİ: Umma, dileme
RECEP: Heybetli, azametli, saygı değer
REFET: Çok acıma
REFİĞ: Din uğruna çalışan
REFİK: Arkadaş, yoldaş, ortaklık
REHA: Kurtulma
REMZİ: İşaret ve gizliliğe ait
RENAN: Kızıl kan
RESUL: Haber getiren
REŞAT: Aklın gerektirdiğini yapan
REŞİT (D): Akıllı, iyi davranan
RIDVAN: Cennetin kapıcısı olan melek
RIFAT: Yükseklik, yüksek rütbei
RIFKI: Yumuşaklıkla, sükunetle ilgili
RIZA: Hoşnutluk, memnunluk
RUHİ: Ruhla ilgili
RUŞEN: Aydın, parlak
RÜÇHAN: Orta Asya'da Tanrı dağı,bir Türk boyu
RÜKNETTİN: Bir şeyin temeli / Dinin temeli
RÜSTEM: Ünlü Fars pehlivanının adı
RÜŞTÜ: Ergin, olgun

S


SAADETTİN: Dinin uğurlu, kutlu kişisi
SABAH: Günün başlangıcı
SABAHATTİN: Güzellik
SABİR: Sabreden, katlanan
SABİT: Yerinde duran kımıldamayan
SABRİ: Sabırla ilgili
SACİT (D): Secdeye varan, ibadet eden
SADETTİN: Kutluluk, saadete erme, mübarek olma
SADIK: İçten bağlı, gerçek dost
SADRİ: Anaya göre çocuk
SADULLAH: Allah'ın talihli kıldığı
SADUN: Yıldız bilimine göre, uğurlu olan
SAFA: Saflık berraklık, gönül rahatlığı
SAFFET: Saflık, temizlik
SAFİ: Katıksız, ayırt edilmiş
SAİM: Oruç tutan, oruçlu
SAİT (D): Kutlu, cennetlik
SAKIP: Delen, delik açan - Çok parlak
SAKİN: Uslu, kendi halinde - Bir yerde yerleşmiş, oturan
SALİH: İyi, yararlı, yetkili
SALİM: Eksiksiz, sağ, sağlam
SALTUK: Hiç bir koşul ve denetime bağlı olmayan
SAMET (D): Sonsuz, ebedi
SAMİ: İşiten, dinleyen
SAMİH: Cömert, eli açık
SAMİM: Bir şeyin merkezi
SANBERK: Gücüyle tanınmış
SANCAR: Kısa kama - Saplar, batırır
SANER: Ünlü, tanınmış
SANVER: Adın duyulsun, ünlen
SARGIN: Candan, içten
SARP: Dik geçilmesi ve çıkılması güç
SARPER: Sert, güçlü
SARUHAN: Eski bir Türk beyi
SAVAŞ: İki ya da daha çok tarafın vuruşması , kavgası
SAYHAN: Adaletli hükümdar
SAZAK: Kuvvetli ve soğuk rüzgar - Bataklık, sazlık - Kaynak, pınar
SEÇKİN: Seçilmiş olan
SEDAT: Doğruluk, haklılık
SEFA: Gönül rahatlığı, rahatlık - Eğlence
SEFA /SAFA: Saflık berraklık
SEFER: Yolculuk, savaş hali
SEHA: Eli açık, cömert
SELAHATTİN: Dinine bağlı
SELAMİ: Barış ve rahatlıkla ilgili
SELCAN: Coşkun, taşkın
SELÇUK: Sel gibi akan
SELİM: İyileşmesi kolay hastalık
SELMAN: Barış içinde, huzurlu
SEMİH: Bol, cömert gönüllü
SENİH: Yüce, yüksek
SERALP: Baş yiğit
SERBÜLENT: Önde gelen, üstün
SERCAN: Canların özü, canın başı
SERDAR: Askerin başı, komutan
SERGEN: Raf, bir şeylerin dizili olduğu yer
SERHAN: Hanların başı
SERHAT: Sınır - İki devlet arasındaki sınır
SERKAN: Serhan / baş han , ser + kan,
SERKUT: Mutlu, talihli
SERMET: Öncesiz ve sonrasız
SERTAÇ: Baştacı
SERTER: Sert + Er, sert erkek
SERVER: Bir topluluğun en ileri geleni, baş, şef, reis
SERVET: Para mal mülk
SEYFETTİN: Dinin kılıcı, koruyucusu
SEYFİ: Kılıç gibi - Askerlikle ilgili
SEYHAN: Çukurova'da bir akarsu
SEYİT: Efendi, bey
SEZAİ: Uygun, yaraşır
SEZER: Sezgisi güçlü olan
SEZGİN: Sezme yeteneği olan, duygulu, anlayışlı
SIDDIK: Çok içten ve doğru kimse
SITKI: Yalan söylemeyen, dürüst
SİMAVİ: Yüzle, çehreyle ilgili
SİNA: İlaç yapılan bir tür bitki
SİNAN: Süngü ve mızrak gibi şeylerin sivriucu
SİPAHİ: Tımar sahibi asker
SONER: Son erkek , son yardımı yapan
SONGUR: Şahin - Ağır, hantal
SOYSAL: Uygar
SÖKMEN: Yiğitlere veilen san
SÖNMEZ: Sürekli yanan, sönmeyen
Suat (d) : Mutlu, mutlulukla ilgili
SUAVİ: Zorluklara dayanan
SUAY: Suya vuran ay ışığı gibi ışıltılı
SUPHİ: Sabahla, aydınlıkla ilgili
SÜLEYMAN: Davud peygamberin oğlu
SÜMER: Bugünkü Irak'ta kurulan eski bir uygarlığın adı
SÜREYYA: Ülker yıldız takımı
SÜRURİ: Sevinçli, sevinçle ilgili

Ş


ŞABAN: Kameri yılın 8. ayı
ŞADİ: Sevinç, neşe, mutluluk
ŞAFAK: Güneş doğmadan az önce, ufuktaki aydınlık
ŞAHAP (B): Ateş, alev parçası
ŞAHİN: Bir tür yırtıcı kuş
ŞAHZAT: Sevilen, sayılan kişi
ŞAİR: Şiir yazan, ozan
ŞAKİR: Şükreden, nankörlük etmeyen
ŞAMİL: Kapsayan, içine alan
ŞANSAL: Niteliklerinle ünlen, tanın
ŞANVER: İyi niteliklerin bilinsin, duyulsun
ŞARIK: Parlak, parlayan
ŞECAATTİN: Yüreklilik, yiğitlit
ŞEFİK: Şefkatli
ŞEHMUZ: Hükümdar soyundan gelen
ŞEHZADE: Hükümdar oğlu
ŞEMSETTİN: Dinin güneşi
ŞEMSİ: Güneşe ait, güneşle ilgili
ŞENEL: Neşelen, mutlu ol
ŞENER: Şen erkek
ŞENOL: Neşeli ol anlamında
ŞENSOY: Neşeli, mutlu soydan gelen
ŞENTÜRK: Neşeli Türk
ŞERAFETTİN: Dinlerin en şereflisi
ŞEREF: Onur. Manen yüksek ve erdemli olmak
ŞERİF: Kutsal, mübarek
ŞEVKET: Ululuk, yücelik, kudret ve kuvvetlilik
ŞEVKİ: Şevk, keyif, istekle ilgili
ŞİNASİ: Tanıyış, tanımakla ilgili
ŞÜKRÜ: Şükretme, hoşnut olma

T


TACETTİN: Taca ait
TACİ: Taç ile ilgili
TAÇKIN: Gurur
TAHİR: Pak, temiz
TAHSİN: Beğenip, alkışlanan, kale gibi sağlam
TAKİ: Günahtan kaçınan, dinine bağlı
TALAT: Yüz, surat, çehre
TALAY: Deniz, büyük nehir
TALİP: İstekli, isteyen, talep eden
TAMAY: Dolunay
TAMER: Tam erkek
TAN: Şafak vakti
TANAY: Şafak ve ayın birarada olması
TANBERK: Şafak çizgisi - Parlayan şimşek
TANER: Aydınlık erkek
TANJU: Türk imparatorlarına Çinlilerce verilen ad
TANKUT: Kutlu aydınlık
TANSEL: Aydınlığa ait, sabahla ilgili
TARHAN: Oğuzlarda demirci ustası - Tüccarlar - Han ve komutan ünvanı
TARIK: Sabah yıldızı
TARKAN: Eski Türk adı / Dağınık
TAŞKIN: Taşmış durumda olan, aşırı
TAYFUN: Çok zorlu bir fırtına
TAYFUR: Küçük bir kuş türü
TAYGUN: Çocuk, torun
TAYLAN: Uzun boylu
TAYYAR: Uçan, uçucu
TAYYİB (P): İyi, hoş çok temiz
TEKCAN: Değerli, eşsiz
TEKİN: Uğurlu
TEMEL: Kök, esas, dayanak
TEOMAN: Oğuz Han'ın Babasının adı
TERCAN: Genç, delikanlı - Kırmızı buğday
TEVFİK: Allah'ın yardımı, uygunlaştırma,başarı
TEZALP: Çabuk, hızlı yiğit TEZCAN Telaşlı, heyecanlı
TEZCAN: Canı tez olan
TEZKAN: Kanı kaynayan, heyecanlı
TINAZ: Ot ya da saman yığını
TİMUÇİN: Türk Moğol imparatoru Cengiz Han'ın asıl adı
TİMUR: Demir'in eski Türkçe'deki yazılışı
TOKCAN: Gönlü Tok
TOKER: Gözü, gönlü tok
TOKTAMIŞ: Bir yerde yerleşik oturan
TOLGA: Bir tür savaş başlığı, kask
TOLUNAY: Dolunay
TONGUÇ: En büyük çocuk
TOPRAK: Yer kabuğunun yüzey bölümü
TOYGAR: Çayır kuşu
TUFAN: Şiddetli, sürekli yağmur ve getirdiği su baskını
TUGAY: İki alaydan oluşan askeri birlik
TUĞRUL: Güçlü bir masal kuşu
TUNA: Avrupa'da bir nehir
TUNCA: Tunç gibi / Meriç nehrinin bir kolu
TUNCAY: Tunç renkli ay
TUNCEL: Tunç gibi el
TUNCER: Tunç gibi er
TUNÇ: Bakır, çinko ve kalay karışımı bir maden
TURAÇ: Bir tür küçük av kuşu
TURAN: Dünyadaki tüm Türklerin yaşayacağına inanılan ülke
TURGAY: Çayırkuşu / Toygar
TURGUT: Oturulacak yer, belde
TURHAN: Soylu seçkin
TÜMAY: Dolunay
TÜRKAY: Ay gibi parlayan Türk
TÜRKER: Türk erkeği
TÜRKEŞ: Orhun yazıtlarında adı geçen bir kahraman

U


UÇAR: Sezgi, anlayış, dikkat
UÇHAN: Sert, çatık kaşlı veya Aslan
UÇKAN: Allah'ın kulu
UFUK: Yerle göğün birleşmiş gibi göründüğü sınır
UĞUR: İyilik müjdesi, nesnelerde varolduğuna inanılan iyilik kaynağı
UĞURALP: Dünya,varlık
UĞURCAN: Doğruluk gösteren-Adaletli davranan
ULAÇ: Cennette ölümsüzlüğe kavuşan
ULAŞ: Çok övülmüş,methedilmiş
ULUÇ: Büyük Türk Denizcisinin adı (Uluç Ali Paşa)
ULUNAY: Dürüst,güvenilir
ULVİ: Yüce, yüksek
UMUR: Görgü, tecrübe
UMUT: Ummak, beklemek, ümit etmek
URAL: Aydınlık gece
UTKAN: Din uğruna çalışan
UTKU: Zafer, üstünlük sağlama, yenme
UYGUR: Şanı şerefi en yüksek olan
UZAY: Sonsuz boşluk
UZEL: Sevdalı,aşık
UZER: Kahraman,cesur,savaşçı

Ü


ÜLGEN: Yüce, ulu - İyilik tanrısı
ÜLKEM: Yurdum, vatanım
ÜLKER: Boğa burcunda yedi yıldızdan biri
ÜMİT: Umut / Ummak, beklemek, ümit etmek
ÜNAL: Ün almakla ilgili
ÜNALP: Tanınmış, ünlü yiğit
ÜNAY: Ay gibi tanınmış, ünlü
ÜNER: Tanınmış, ünlü
ÜNKAN: Tanınmış soydan gelen
ÜNSAL: Adın duyulsun, ünlen
ÜNVERDİ: Adını duyuran, tanınan
ÜSTAY: Ay gibi yüce, yüksek
ÜSTER: Baş yiğit
ÜZEYİR: Kur'an da adı geçen bir kişi



V



VAFİT: Elçi, temsilci
VAHAP: Çok bağışlayan, bol ihsan edici
VAHDET: Bir ve tek olma
VAHDİ: Bir ve tek olmayla ilgili
VAHİT: Tek, yalnız
VAKUR: Ağırbaşlı, temkinli
VAROL: Var olmakla ilgili / yüceltme ünlemi
VASFİ: Nitelikle ilgili
VECDİ: Coşkunlukla, vecd ile ilgili
VECİHİ: Soylu, asil
VEDAT: Dostluk, sevme, sevgi
VEFA: Sözde durma
VEFİ: Vefalı, bağlı - Tam, mükemmel
VEFİK: Yoldaş, aynı fikirde olan
VEHBİ: Tanrı vergisi
VELİ: Sahip, eren, ermiş
VELİT: Yeni doğmuş çocuk
VEYSEL: Kurt
VEYSİ: Yoksul, muhtaç
VOLKAN: Yanardağ
VURAL: Vurup almakla ilgili


Y


YADİGAR: Bir kimseyi ya da olayı hatırlatan şey veya kişi YAĞIN Yağmur - Yiğit
YAĞIZ: Esmer - Doru - Yiğit
YAHYA: Meryem Ana'nın amcasının oğlu olduğu söylenen bir peygamber
YAKUP (B): Bir Peygamber adı
YAKUT: Parlak kırmızı, değerli taş
YALAZ: Alev - Bayrak
YALÇIN: Sarp ve dik
YALIM: Alev, ateş uzantısı
YALIN: Sade, çıplak, katışıksız
YALINAY: Ayın en güzel, sade görünümü
YALMAN: Kılıç, kama gibi şeylerin ucu - Sarp, dik
YAMAÇ: Dağın ya da tepenin bir yanı - Karşı - Yan, yakın
YAMAN: Güç etki ve beceriklilik sahibi
YASİN: Kuran-ı Kerimde bir surenin adı
YAŞAR: Yaşayan, yaşamakla ilgili
YAVUZ: Yaman, pek sert
YAZGAN: Yazar, yazıcı
YEKTA: Tek, eşsiz
YENAL: Galip gel, kazan
YENER: Üstün gelen, kazanan
YETKİN: Olgunlaşmış, kemale ermiş
YILDIRAY: Ayla ilgili / yıldır yıldır parlamak ay gibi
YILDIRIM: Buluttan buluta ya da yere elektrik boşalması
YILMAZ: Korkusuz, yılmayan
YİĞİT: Güçlü, cesur
YORDAM: Rehber, kılavuz - Beceri - Anlayış, davranış - Kural, yöntem
YUNUS: Bir takım yıldızının adı / Denizde yaşayan bir memeli türü
YURDAER: Yurdu için doğmuş
YURDAKUL: Yurdu için canını veren
YURTCAN: Yurduna canını veren
YUSUF: Eklenecek, ilave edilecek
YÜCEL: Yücelmiş olan
YÜKSEL: Manevi anlamda yükselmek, yücelmek


Z



ZAFER: Savaş ve uğraşla elde edilen başarı, sonuç
ZAHİR: Parlak yıldız
ZAHİT: Günahtan kaçınan
ZEKAİ: Akılla, zeka ile ilgili
ZEKERİYA: Erkek
ZEKİ: Akıllı olan
ZEYCAN: Candan, cana yakın
ZEYNEL: Zenelabidin'in kısaltılmışı
ZİHNİ: Zihnin gücüyle, kavrayışla ilgili
ZİKRİ: Zikirle, ayinle, ilgili, zikreden
ZİRVE: Doruk, tepe noktası
ZİYA: Aydınlık, ışık
ZORLU: Güçlü, tuttuğunu koparan
ZÜHTÜ: Her türlü zevke karşı koyup kendini ibadete veren

KIZ BEBEK ISIMLERI

Kız Bebek İsimLeri

















A

ABİDE: Anıt - Değerli eser
AÇELYA: Fundagiller familyasından, kokusuz ama güzel renkli çiçek.
ADALET: Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetmek.
ADİLE: Adaletli olan, doğruluktan ayrılmayan.
AFET: İnsanlığın önleyemediği büyük doğal felaket
AFİFE: Namuslu, iffetli, temiz ve dürüst
AFİTAP: Güneş / Çok güzel
AFŞAR: Atak, uyumlu, Oğuz boylarından birinin adı (Avşar)
AHSEN: En güzel, Çok güzel
AHU: Ceylan, karaca, maral - Güzel kadın
AJDA: Filiz, sürgün - Üzeri çentik çentik olan şey
AKASYA: Küçük sıra yapraklı, süs için yetiştirilen bir ağaç.Salkımağacı
AKGÜL: Beyaz gül, gül gibi
AKGÜN: Aydınlık gün
AKİFE: Sebatlı, kararlı - İbadet eden
ALARA: Al + ara. Al=Kırmızı, ara=bezeyen, süsleyen , Kırmızı süs anlamında bir tamlama
ALARCIN: Güzelliğini ateşin kırmızılığından alan
ALÇİN: Kırmızı renkli küçük bir kuş türü
ALEV: Ateşin çıkardığı yalım
ALEYNA: Esenlik ve güzelliklere sahip, esenlik içinde olan
ALİYE: Yüce, yüksek
ALTAN: Kızıl Şafak
ALTIN: Değerli bir metal (Paslanmayan, en iyi iletken)
ANDAÇ: Bir kimseyi hatırlamak için saklanan şey, hatıra
ARİFE: Tecrübeli, bilgili, sezgi ve anlayışa sahip
ARZU: İstek, özlem eğilim
ASENA: Türk Mitolojisinde Ergenekon destanında adı geçen dişi kurt
ASİYE: Acılı kadın / Direk
ASLI: Kök, köken - Aşık Kerem'in sevgilisi
ASLIHAN: Kökeni soylu han soyundan
ASRIN: Çağdaş, bu asıra ait olan, asıra uygun olan
ASU: Asi, ehlileşmeyen huysuz at - İsyankar
ASUDE: Sessiz, sakin dinlendirici
ASUMAN: Gök, gökkubbe, sema
ASYA: Yeryüzünün anakaralarından (kıta) birinin adı
AŞKIN: Aşmış, ileri, üstün/ Senin aşkın
ATEŞ: Yanıcı maddelerin yanmasıyla ısı ve ışığın ortaya çıkması
ATIFET: Karşılık beklemeden gösterilen sevgi, iyilik sever
ATİKE: Özgür - Soylu - Güzel, genç kız
AYBEL: Ay gibi dikkat çeken, aya benzeyen güzelliğiyle farkedilen, seçilen
AYBEN: Ay gibi. Ayın kendisi
AYBÜKE: Ay gibi parlak, aynı zamanda zeki, akıllı
AYCA: Ay gibi parlak ve aydınlık
AYCAN: İçi aydınlık
AYÇA: Ayın ilk günlerde aldığı biçim, hilal
AYÇİN: Ayçın, ay gibi, aya benzer
AYDA: Dere kıyılarında yetişen bir bitki - Parmakları, endamı güzel kadın
AYDAN: Aya benzer ay gibi
AYDİL: Güzel, parlak, aydınlık gönül
AYFER: Ayışığı
AYGEN: Gönül dostu
AYGÜL: Ay gibi güzel ve parlak renkli
AYLA: Kadın, eş zevce /Ayın çevresindeki ışıklı daire
AYLİN: Ayın çevresinde görülen ışıklı daire
AYNUR: Ay gibi ışıklı, pırıl pırıl
AYPARE: Ay parçası
AYSEL: Ay gibi parlak ve güzel
AYSEN: Aydan farksız, ayın yerdeki benzeri, güzel sevimli
AYSU: Ay gibi parlak, berrak su
AYSUN: Ay gibi güzel ve parlaksın
AYŞAN: Şanı ay gibi parlak olan
AYŞE: Yaşam, dirlik,
AYŞEGÜL: Güleç, güler yüzlü
AYŞEM: Ay ışığı - Benim Ayşem
AYŞEN: Ay gibi neşeli, parlak ve aydınlık
AYŞENUR: Nur gibi parlak, pırıl pırıl, ay gibi güzel
AYŞİN: Ay gibi, aya benzeyen
AYTAÇ: Ay gibi taçlı
AYTEN: Ay gibi beyaz tenli
AYTÜL: Tül gibi şeffaf ve ince ay ışığı gibi parlak
AZİME: Azmeden, yapmak için kesin kararlı / iri, kemikli yapılı
AZİZE: Kutsal, ermiş kadın - Sevgi hitabı
AZMİYE: Niyetli, kararlı
AZRA: Bakire, el değmemiş


B

BAHAR: Doğanın canlandığı mevsim
BAHRİYE: Donanma ve denizle ilgili
BALCA: Bal damlası, bal gibi
BALIM: Benim balım, tatlım - Çok sevgili, samimi arkadaş
BANU: Ev kadını , bayan
BARAN: Yağmur
BAŞAK: Tahılların tanelerinin bulunduğu kısım
BAŞAR: Başarılı ol anlamında
BEDİA: Güzellik, üstün değerli olan
BEDİHE: Başlangıç - Güzel söz
BEDRİYE: Ayın ondürdüncü geceki haliyle ilgili
BEGÜM: Saygıdeğer kadın, hanımefendi - Hint prenseslerine verilen san
BEHİCE: Şen güleryüzlü
BEHİRE: Güzel, asil
BEHİYE: Güzel ve alımlı kadın
BELGİN: Açık. belirli, farkedilen
BELİN: Şaşkınlık, hayret
BELKIS: Yunanca asıllı olup Arapçaya geçen tarihi bir isim
BELMA: Sakin, yumuşak
BENAN: Parmakla gösterilecek kadar güzel
BENGİ: Sonsuz, sonsuzluk
BENGİSU: İnsana ölmezlik verdiğine inanılan su / Abıhayat
BENGÜ: Sonu olmayan, ebedi
BENGÜL: Üzerinde benekler bulunan gül
BENSU: Su gibi aziz benlik
BERAY: Ayın en ışıltılı, en parlak hali
BERFİN: Kar toplayan
BERİA: Güzellik ve olgunlukta akranlarından üstün olan
BERİL: Mücevher olarak da kullanılan bir tür maden
BERİN: Manen çok yüksek
BERNA: Genç, delikanlı
BERRA: Bereketli olan
BERRAK: Temiz, saf, arınmış
BERRİN: Manen çok yüksek, yüce yaradılışlı
BERŞAN: Bir peygamberin din ve kitabını kabul eden
BESTE: Ezgilerin özgün dizimi,
BESTEGÜL: Gül demeti
BETİGÜN: Beti:Yüz (Bet benizdeki gibi) Gün: Aydınlık, Aydınlık yüz
BETİL/BETÜL: Temiz, iffetli
BETÜL: Ayrı kök salmış fidan - Hz.Meryem'in lakabı - Bakire
BEYHAN: Bey soyundan
BEYZA: En beyaz, en ak - Günahtan kaçınmış
BİHTER: En iyi
BİKE / BİKEM: Kadın, hanım
BİLGE: Çok bilen ve bildiklerini başkalarının yararına sunan
BİLLUR: Pek duru ve temiz cam
BİLUN: Yarım Ay
BİNGÜL: Bin gülün güzelliğinde
BİNNAZ: Çok nazlı
BİNNUR: Çok nurlu
BİRCAN: Herksçe sevilen, candan
BİRGÜL: Tek ve benzersiz gül
BİRİCİK: Tek, bir tane, emsalsiz
BİRSEN: Yalnız Sen anlamında
BİRSU: Özel bir su biricik su gibi
BUCAK: Genellikle, geniş verimli bakımlı alanlara verilen ad (Köşe bucaktaki anlamı gibi)
BUKET: Çiçek demeti
BURCU: Güzel ve etkileyici kokunun salgılanışı
BURÇAK: Tohumları kullanılan bir bitki türü
BURÇİN: Dişigeyik
BUSE: Öpmek, öpüşmek, öpücük
BÜŞRA: İyi haber

C

CAHİDE: Çalışan, çaba gösteren
CANAN: Sevgili, yar
CANDAN: Yürekten, içten
CANEL: İçten, candan uzatılan dostluk eli
CANKAT: Yaşamına can ekle, sevinçle dol
CANSEL: Cana dair, canla ilgili
CANSIN: İçten, gönüldensin
CANSU: Cana benzer değerde
CAVİDAN: Ebedi, sonsuz
CELİLE: Büyük, ulu
CEMİLE: Hoşa giden davranış
CEMRE: Önce havada, sonra suda ve toprakta oluştuğu sanılan sıcaklık yükselişi
CENNET: Dinsel inançlara göre iyilerin ölünce gideceğine inanılan yer
CEREN: Ceylan, ahu
CEVHER: Bir şeyin özü - Güç, enerji - Değerli taşlar
CEVRİYE: Eziyet, cefa, sıkıntı
CEYDA: Yararlı, herkese iyilik yapan
CEYLA: Bu isim de çok istek almasına rağmen ben anlamını bulamadım. Bilen varsa lütfen yazsın.
CEYLAN: Geyik cinsinden gözlerinin güzelliğiyle ünlü hayvan
CİHAN: Evren, alem
CİHANNUR: Alemi aydınlatan nurlu ışık
CİLVENAZ: Nazı özellikle yapan / Cilveyle nazı birarada bulunduran

Ç

ÇAĞLA: Badem, erik ve Kaysı gibi meyvaların ham hali
ÇAĞRI: Davet
ÇİÇEK: Bitkilerin üreme organlarını taşıyan renkli bölümü
ÇİĞDEM: Zambakgillerden bir tür kır bitkisi
ÇİLAY: Ayın üzerinde beliren açık renkli lekeler
ÇİLER: Güzel öten, güzel ötüşlü
ÇİSEM: Çiseleyen yağmur
ÇOLPAN: Gözleri uzağı iyi gören, ileri görüşlü

D

DAMLA: Bir sıvının küçük parçacığı
DEFNE: Yaprakları güzel kokulu, yaz kış yeşil olan bir ağaç türü
DELFİN: Yunus balığı
DEMET: Sapları bir araya getirilip bağlanan bitki ya da çiçek
DENİZ: Yeryüzünün 3/4'ünü oluşturan tuzlusu tabakası
DEREN: Derleyen, toplayan
DERİN: Yüzeyi, tabanından uzak olan
DERYA: Deniz, çok bol, gönül
DESTAN: Kahramanlık olaylarını konu alan şiir
DESTE: Cinsleri aynı ya da birbirine yakın şeylerin birarada bağlanması
DEVRAN: Talih, kader
DİBA: Çiçek desenli ipek kumaş - Sevgilinin yüzü
DİCLE: Güneydoğu bölgemizde bir nehir
DİCLEHAN: Dicle ve han kelimelerinden oluşan isim
DİDE: Göz (Arapça)
DİDEM: Dide ,Göz: Didem= Gözüm
DİLAN: Gönül dostu, gönüldaş
DİLARA: Gönül alıcı, sevgili
DİLAY: Gönlü ay gibi parlak, ışıklı olan / ışıl ışıl berrak konuşan
DİLBERAN: Dilberler, güzeller
DİLBERAY: Ay gibi güzel kadın
DİLDAR: Birinin gönlünü almış, sevgili
DİLEK: İstek, arzu
DİLER: İsteyen, dileyen
DİLHAN: İçten, samimi söylenen
DİLRUBA: Gönül kapan, herkesi kendine bağlayan
DİLŞAD: Gönlü hoş
DOLUNAY: Ayın tam olarak görünen biçimi,
DÖNDÜ: Henüz evlenmemiş kız
DURU: Saf, berrak
DUYGU: His, gönülde uyanan yankı ya da tepki
DÜNYA: Yeryüzü
DÜRDANE: İnci tanesi
DÜRRİYE: İnci gibi parlayan

E

EBRU: Kaşe / Hare gibi dalgalı kumaş
ECE: Reis / Ulu / İlerigelen
ECEHAN: Yönetici konumundaki ece,kraliçe
ECEM: Kraliçem, benim sultanım
EDA: Anlatış yolu ve biçimi / Sevimli olma hali
EDİBE: Edepli, terbiyeli - Edebiyatla uğraşan, yazar
EDİS: Benzerlerinden üstün, yüce
EFSER: Taç
EFTALYA: Bir dönemin ünlü gayrimüslim ses sanatçısı Denizkızı Eftalya'dan
EGE: Bir çocuğu koruyan, ondan sorumlu olan - Bir deniz
EKİM: Ekme, yetiştirme - Yılın onuncu ayı
EKİN: Buğday / Tahılın ekimden harman dönemine kadarki hali / Kültür
ELA: Sarıya çalar kestane rengi
ELÇİN: Deste / Demet / Bir kerede ele alınabilecek kadar az olan nesne
ELİF: Arap alfabesinin ilk harfi / dost tanıdık / ışık saçan güzel kız
ELMAS: Billurlaşmış karbondan oluşan sert değerli taş
ELVAN: Renkli, renk renk / güzel kokuların yayılması
EMEL: Güçlü istek / Umulan ve beklenen şey
EMİNE: Güvenilir, inanılır kimse
ENGİN: Uçsuz bucaksız genişlikte - Denizin karadan uzak geniş bölümü
ENİSE: Sevimli / Dost / Cana yakın arkadaş
ERDEN: Bakire - El sürülmemiş yer
ERGÜL: Erler içinde seçkinleşen, erlerin gülü
ERTAÇ: Erkeklerin baştacı olmuş güzel
ESEN: Sağ salim, rahat, mutlu sağlıklı
ESER: Rüzgarın esmesi/ Ortaya konan yapıt
ESİN: Rüzgar / İlham /İçe doğan duyguve düşünce
ESMA: Adlar , isimler
ESMERAY: Ay güzelliğinde esmerlik
ESRA: Arapça seri kelimesinden (ardarda sıralanan)'den esra
EVREN: Var olan şeylerin tümü - Felek, cihan
EVRİM: Değişim ve gelişmeler dizisi
EVŞEN: Hafif / Şen olan ev gibi de tanımlanabilir
EYLEM: Değişiklikdoğuran davranış, iş
EYLÜL: Yılın 30 gün süren 9. ayı (Güz'ün başlangıcı)
EYŞAN: Şanlı güzel, güzelliği ile ünlü
EZGİ: Belli bir kuralla yaratılan, duygu meydana getiren ses dizisi, şarkı, türkü
EZRA: Sözü, konuşması düzgün

F

FADİK: Fatma adının bir söyleniş biçimi
FADİME: Fatma adının bir söyleniş biçimi (Fa-tı-ma)
FADİŞ: Fatma adının bir söyleniş biçimi
FAHİRE: Övünülecek, iftihar edilecek - Kıymetli - Parlak, güzel, mükemmel FAHRİYE Bir karşılık beklemeden yapılan iş - Bir şiir türü
FAHRİYE: Bir işi çıkar beklemeden yapan
FAHRÜNİSSA: Övünülecek değerde kadın
FATMA: Sütten kesme / Aslı Fatima
FATMANUR: Fatma ve nur kelimelerinden türetilen isim
FATOŞ: Fatma adının halk arasında birbaşka söyleniş biçimi
FAZİLET: Erdem / İyi huyların tümü
FEHİME: Anlayışlı, çabuk kavrayan
FERAH: Bol geniş / Rahatlık veren / Gönlü şenlendiren
FERAY: Aydınlık, parlak
FERAYE: Ay ışığı
FERDA: Yarın / Gelecek zaman/ mecazi anlamda kıyamet günü
FERHAN: Sevinçli, mesut
FERHUNDE: Mübarek, kutlu, uğurlu
FERİDE: Tek eşsiz, benzeri olmayan
FERİHA: Sevinçli, ferah
FERZAN: Bilim
FEVZİYE: Galip gelen üstün - Tanrının bereketiyle ilgili
FEYMAN: Ahlaki olgunluk
FEYZA: Başarılı, refah içinde, mutlu
FEZA: Uzay, evrenin genişliği
FİDAN: Ağaçların genç ve yeni yetişeni
FİGEN: Çiçek demeti / Gölge yapan, gölge düşüren
FİKRET: Fikir, düşünce - Amaç, niyet
FİKRİYE: Düşünce ile fikir ile ilgili
FİLİZ: Ağaçtan süren taze dalcıklar
FİRDEVS: Cennetteki altıncı bahçenin adı
FİRUZE: Mesut, mutlu - Açık yeşille gök mavisi renkleri arasında kıymetli taş
FULDEM: Her zaman geniş açık görüşlü
FULDEN: Her zaman geniş açık görüşlü
FULYA: Nergislerden soğan köklü bir bitki
FUNDA: Küçük çalılık / Süpürge otu
FÜREYYA: Parlak, ışıltılı günler
FÜRUZAN: Çok parlak, parlayıcı, aydınlık
FÜSUN: Efsun / Büyü, sihir

G

GAMZE: Çene ya da yanakta gülümserken beliren çukurluk
GAYE: Amaç , erek, varılmak istenen hedef
GAZAL: Ceylan, geyik - Güzel, iri göz
GENCAY: Hilal
GİZEM: Sır / bilinmeyen şeyler, esrarengizlik
GONCA: Açılmamış, tomurcuk halinde gül
GÖKBEN: Özü genç olan
GÖKÇE: Sevimli güzel / Gök rengi, mavimsi
GÖKÇEN: Mavi gözlü
GÖKNİL: Gökyüzüne ait olan, Gök + Nil olarak da düşünülebilir
GÖKNUR: Nurlu, ışıklı, aydınlık gökyüzü
GÖKSU: Mavi su, akarsulara verilen ad
GÖKŞİN: Gök gibi mavi gözlü / Sonsuz mavi derinlik
GÖNÜL: Kalp, eğilim, sevgi arzu heyecan gibi duyguların bulunduğu yer
GÖRKEM: İhtişam, gösteriş
GÖZDE: Göze girmiş, birince sevilip beğenilen
GÜHER: İnci / Soy sop
GÜL: Gülgillerin örneği olan bitki ve bunun çiçeği
GÜLAY: Güllerin açtığı ay, mayıs
GÜLBAHAR: Ebru yapmakta kullanılan koyu kırmızıboya
GÜLBEN: Ben, gül'üm anlamında
GÜLBİZ: Bizim gülümüz
GÜLCAN: Gül gibi güzel canlı
GÜLÇİN: Gül derleyen, gül toplayan
GÜLDEM: Hiç solmayan her dem gül, her dem gülen
GÜLDEN: Gül gibi, güle ait, gülden yapılmış
GÜLDEREN: Gül toplayan
GÜLDESTE: Gül destesi
GÜLEN: Güleç yüzlü
GÜLENDAM: Gül gibi endamlı, zarif görünümlü
GÜLER: Gülen, sevinçli
GÜLFEM: Gül dudaklı, gül ağızlı
GÜLFİDAN: Gül fidanı gibi endamlı
GÜLGÜN: Gül renginde, kırmızı, pembe
GÜLHANIM: Gül gibi güzel kadın
GÜLİN: Güle ait olan, gülden gelen
GÜLİSTAN: Gül bahçesi
GÜLİZ: Gül gibi güzel iz bırakan
GÜLİZAR: Gül yanaklı
GÜLLÜ: Güzel kadın / Gülü olan
GÜLNAZ: Gül gibi ince ve narin
GÜLNİHAL: Gül fidanı
GÜLNUR: Çevresini aydınlatan gül
GÜLPEMBE: Gül pembesi / Gül gibi pembe yanaklı
GÜLRİZ: Gül saçan, gül serpen
GÜLSELİ: Gül seli
GÜLSEN: Gül gibi güzel
GÜLSEREN: Gül toplayan, dağıtan
GÜLSOY: Gül gibi güzel bir soydan gelen
GÜLSÜM: Yuvarlak yüzlü, güzel
GÜLSÜN: Yaşam boyu yüzü hep gülsün anlamında
GÜLŞAH: Gül dalı, güllerin kraliçesi
GÜLŞEN: Gülistan / Gül bahçesi
GÜLTEN: Gül gibi pembe tenli
GÜLÜMSER: Her zaman gülümseyen
GÜN: Gündüz vakti / Aydınlık
GÜNAL: Gün al yaşa, kızıl renkli güneş
GÜNER: Güneşin doğma zamanı - Fecr
GÜNEŞ: Kendi sistemi içindeki gezegenlere ısı ışık veren gökcismi
GÜNGÖR: İyi günler yaşa anlamında
GÜNİZ: Günün başlangıcını belirleyen görüntü
GÜNNUR: Güneş ışığının aydınlığı, nuru
GÜNSEL: Günle ilgili güne ait
GÜNSELİ: Işık seli, bol parlak ışık demeti
GÜRCAN: Herkesi seven, özveride bulunan
GÜVEN: Birşeyden beklenen niteliğe inanıp ona göre davranmak
GÜZİDE: Seçkin, seçme, seçilmiş
GÜZİN: Seçici, beğenici


H

HABİBE: Seven, sevgili, dost
HACER: Taş, kaya parçası, çakıl
HAFİZE: Koruyucu, esirgeyici
HALE: Ayın çevresinde görülen ışıklı halka
HALENUR: Ayın ya da güneşin çevresindeki halkadan geçen ışık
HALİDE: Sürüp gelen, sürekli, geç yaşlanan
HALİME: Sakin, sessiz
HAMİDE: Şükredici, hamd edici
HAMİYET: İnsanın aile ve ülkesini koruma çabası, iyilik severlik
HANDAN: Gülen, şen
HANDE: Gülüş, gülme / alay etme, eğlenme
HANIM: Soylu kadın, bayan
HANİFE: Allah'ın birliğine inanan, iman eden
HARİKA: Eşyanın tabiatı dışında, doğa üstü, garip şey, olağanüstü
HASİBE: Kişisel değeri olan, ünlü soydan gelen
HASRET: Ele geçirilemeyen bir şeye üzülmek - İç çekme, inleme
HATIRA: Anı, andaç
HATİCE: Erken doğan kız çocuğu
HAVVA: Allah'ın yarattığı ilk kadın
HAYAL: İnsanın beyninde kurduğu düşünceler , kesitler, olaylar
HAYAT: Yaşam, doğumdan ölüme kadar geçen süre
HAYRİYE: Hayr'la, iyilikle ilgili
HAYRÜNİSSA: Kadınların hayırlısı
HAZAL: Haz duy, tad al anlamında
HAZAN: Güz, sonbahar
HAZER: Deniz, büyük su
HEDİYE: Armağan, bahşiş
HİCRAN: Ayrılık - Unutulmaz acı, keder
HİLAL: Gül yanaklı
HURİ: Cennet kızı, melek
HURİYE: Melekle ilgili, melek gibi
HÜLYA: Kuruntu, hayal
HÜMEYRA: Aklık, beyazlık
HÜNER: Marifet, beceri, herkesin yapamadığı şeyleri yapmak
HÜRMÜZ: Zerdüşt dininde, iyilik ve hayır tanrısı
HÜRREM: Sevinçli, hoş vakit geçiren
HÜRRİYET: Özgürlük
HÜSNİYE: Güzellikle ilgili, güzelliğe ait

I

ILGAZ: Hücum, akın - Bir dağ
ILGIN: Akdeniz bölgesinde yetişen birtür ağaç
IRMAK: En büyük akarsu, nehir
IŞIK: Cisimleri görmemizi sağlayan fiziksel erke
IŞIL: Aydınlık, parlak ışık
IŞILAY: Ay ışığı, mehtap
IŞILTI: Parıltı, titrek ışık
IŞIN: Bir ışık kaynağından çıkan ışık demeti
ITIR: Güzel koku / Çiçek


İ

İCLAL: Azamet, büyüklük, ağırlama, ikram
İDİL: Kır hayatını anlatan şiir, ya da yazı - İçten, saf aşk
İFFET: Temizlik, namuslu olmak
İKBAL: Baht açıklığı, işlerin doğru gitmesi
İLAYDA: Su perisi
İLCAN: Ülkenin canı, sevdiği
İLGİN: Yabancı, gurbette yaşayan
İLHAN: Moğol hükümdarı
İLKAY: Ayın ilk hali
İLKBEN: Ben ilk'im anlamında
İLKCAN: İlk doğan çocuklara verilen ad
İLKE: Temel düşünce, ana görüş ve inanış
İLKİN: Önce, öncelikle
İLKNUR: Ayın ilk hali
İLKSEN: Önce sen anlamında
İLKYAZ: Bahar sonu, Yaz başlangıcı
İLSU: lkenin suyu, bereketi
İLTER: Yurdunu seven, koruyan
İMGE: Zihinde tasarlanan /düş hayal gibi gerçekleşmesi özlenen şey
İMRAN : Bayındırlık, mutluluk, bolluk,bereket
İMREN: Görünen bir şeyi ya da bir isteği elde etme isteği
İNCİ: İstiridyede oluşan küçük değerli süs tanesi
İNCİNUR: İnci gibi ışıklı, parlak
İPEK: İpek böceği kozası çözülerek çıkarılan ince parlak tel
İREM: Cennet / Şam ya da Yemende bulunduğu ileri sürülen eski ünlü bahçe
İSMİHAN: Hükümdar ismi
İYEM: Güzellik
İZEL: İz + El /El izi anlamında
İZGİ: İyi, güzel, adaletli

J

JALE: Kırağı, çiğ, şebnem
JALENUR: Parlayan, ışıldayan çiy
JÜLİDE: Karışık, dağınık saç

K

KADER: Değişmez bir karar ile iyilik yada kötülük hazırladığına inanılan olağan üstü güç
KADRİYE: Değerle ilgili / İtibar, onur
KAMELYA: Çaygillerden büyük çiçekler açan bir bitki - Yabangülü
KAMİLE: Tam, eksiksiz - Kemale ermiş - Bilgin, bilgili
KAMURAN: İstediğine ulaşmış, mutlu
KARANFİL: Kokulu bir çiçek
KARDELEN: Baharda çok erken açan bir çiçek - Çiğdem
KARMEN: Parlak kırmızı
KAYRA: Büyük birinden gelen iyilik - İhsan
KERİMAN: Cömert - Ulu, büyük
KERİME: Cömert - Ulu, büyük - Kız çocuk
KEVSER: Cennette bir akarsuyun adı
KEZBAN: Aslı Kedbanu - vekilharç kadın (evi çekip çeviren)
KISMET : Talih, nasip, kader
KIVILCIM: Yanan bir maddeden sıçrayan ateş parçası
KIYMET: Değer, paha (baha), bedel
KİBARİYE: İnce, zarif - Cömert, asil
KİRAZ: Gülgillerden bir meyva ağacının sulu
KÖSEM: Sürülere rehberlik eden - Cildi temiz, pürüzsüz
KUMRU: Güvercinden küçük boz renkli kuş
KÜBRA: En büyük

L

LALE: Yaprakları uzun, çiçekleri kadeh biçiminde çeşitli renkleri olan soğanlı bir süs bitkisi
LALEHAN: Lalelerin sultanı
LAMİA: Parlak, parlayan
LATİFE: Yumuşak, hoş,güzel,nazik - Güldüren güzel söz , şaka
LEMAN: Parlama, parıltı
LEMİDE : Parlak, parıldayan
LERZAN: Titreyiş, titrek
LETAFET: Latiflik, hoşluk - Güzellik
LEYLA: Uzun ve karanlık gece
LÜTFİYE: İyi muamele, güzellik ve hoşlukla ilgili
LÜTUF: İyilik, güzellik, hoşluk - İhsan, bağış

M

MACİDE: Şan ve şeref sahibi
MAHİNUR: Ay ışığı - Ay yüzlü güzel
MAHMURE: Uyku basmış, yarı baygın göz
MAKBULE: Alınan, kabul olunan, beğenilen
MANOLYA: Beyaz, güzel kokulu ağaç ve çiçekleri
MARAL: Dişi geyik, ceylan, karaca
MEDİHA: Övülmeye neden olan
MEFHARET : Övünç, övünme, kıvanç
MEFKURE: Ulaşılmak istenilen en yüce amaç
MEFTUN: Gönül vermiş, tutkun
MEHPARE: Ay parçası
MEHTAP: Ay ışığı, Dolunay
MEHVEŞ: Ay yüzlü güzel
MELAHAT: Güzellik, güzel yüzlülük, yüzünde tatlı ifade olmak
MELDA: İnce ve taze vücutlu
MELEK: Allah ile insanlar arasında aracılık yapan manevi yaratık
MELİHA: Güzel, Şirin
MELİKE: Kadın hükümdar, hükümdarın karısı
MELİS: Bal arısı
MELİSA: Baklagillerden, yaprakları liMonu andıran kokulu bir bitki
MELODİ : Ezgi, müzik parçası
MELTEM: Yazın, karadan denize doğru esen mevsim rüzgarı
MENEKŞE: İnce saplı, ufak mavi çiçekli güzel kokulu bitki
MENGÜ: Ebedi, ölümsüz
MERİÇ: Bulgaristanla olan sınırımızda bulunan bir nehir
MERİH: Dokuz gezegenden biri (Mars)
MERVE: Mekke yakınlarında bir dağ
MERYEM: Dinine bağlı kadın
MESUDE: Mutlu, bahtiyar
MISRA: Şiirin bir satırı
MİHRİBAN: Seven, şefkatli
MİMOZA: İnce sarı yapraklı çiçek açan bir süs bitkisi
MİNE: Maden eşya üstündeki renkli sır tabakası
MİRAY: Yılın ilk aylarında doğan / Güneş gibi ay gibi parlayan
MUALLA: Makam ve rütbece yüksek olan
MUAZZEZ: Saygı uyandıran, kıymetli - İzzet, şeref sahibi
MUHTEREM: Saygın, saygıdeğer
MUKADDER: Tanrı hükmü, kader, alın yazısı
MUKADDES: Kutsal olan , mübarek olan Mukaddes Kutsal olan , mübarek olan
MUNİSE: Sıcak kanlı, sevimli
MUZAFFER: Zafer kazanan, üstün gelen
MÜBERRA: Aklanmış, temize çıkarılmış
MÜCELLA: Parlak, cilalanmış
MÜESSER: Eser bırakan, eser sahibi
MÜGE: İnci çiçeği,
MÜJDE: İyi haber, sevinçli haber
MÜJGAN: Kirpik
MÜKRİME: İkramı bol olan
MÜNEVVER: Aydınlatılmış, parlak ışıklı, bilgili
MÜNİRE: Işık veren, aydınlatan
MÜRÜVVET: Kişilik, şahsiyet, insanlık
MÜŞERREF: Onurlandırılmış, şerefli kılınmış
MÜYESSER: Kolaylıkla yapılan
MÜZEYYEN: Süslü, süslenmiş, bezenmiş

N

NACİYE: Kurtulmuş, selamete kavuşmuş
NADİDE: Görülmemiş, görülmedik, ender bulunan
NADİRE : Az bulunur, seyrek, ender bulunan
NAFİA: Bir yeri güzelleştirmek için yapılan çalışmalar
NAGEHAN: Ansızın
NAĞME: Ezgi, uyumlu ses
NAHİDE: Venüs - Ergenlik çağındaki kız
NAİLE: İsteğine ulaşmış
NALAN: İnleyen
NAME: Mektup - Aşk mektubu
NARİN: Zarif, ince yapılı
NAŞİDE: Şiir okuyan , yazan
NAZ: Kendini beğendirmek amacıyla yapılan davranış
NAZAN: Nazlanan, işve yapan, cilve yapan
NAZENDE: Nazlanan - Sevgili
NAZİFE: Zarif, kibar - Temiz
NAZLI: Naz eden, cilveli, işveli
NAZMİYE: Şiirle ilgili, düzenli
NEBAHAT: Onur, şeref, ün
NECLA: Çocuk, evlat, oğul, kuşak, sülale,nesil
NECMİYE: Yıldızlarla ilgili, yıldızlara ait
NEDİME: Hoş sohbet, kadın - Kadın arkadaş
NEDRET: Az bulunan
NEFİSE: Beğenilen, hoş, güzel
NEHİR : Irmak, büyük akarsu
NERGİS: Çiçekleri ayrı ayrı ya da bir kök üzerinde sarı ve beyaz renkte bir bitki
NERİMAN: Pehlivan, yiğit
NERMİN: Nazik, ince
NESLİHAN: Han soyundan gelen
NESLİŞAH: Şah soyundan gelen
NESRİN: Bir tür yaban gülü
NEŞE: Sevinç, gönül ferahlığı
NEVAL: Talih - Bağış, ihsan
NEVCAN: Yeni doğmuş
NEVİN: Yeni
NEVRA: Işıklı parlak, çiçek
NEZAHAT: İç temizliği, paklık
NEZAKET: Naziklik, zariflik, incelik ç
NEZİHE: Temiz, pak
NİDA: Seslenme, çağırma, seslenen
NİGAR: Resim, resim gibi güzel
NİHAL: İnce ve düzgün vücutlu, fidan gibi
NİHAN: Gizli, saklanmış, görünmeyen, sır, giz
NİL: Afrika kıtasında bir nehir
NİLAY: Nil'e ışık saçan
NİLGÜN: Mavi renkte, çivit rengi
NİLÜFER: Geniş yapraklı, durgun sularda yetişen bir su bitkisi
NİMET: İyilik, iyi bir yaşantı için gerekli şeyler
NİSA: Kadın
NİSAN: Yılın dördüncü ayı
NUR: Işık, parıltı aydınlık, Allah'ın gönderdiği ışık
NURAL: Kutsal ışık
NURAN: Işıklı, nurlu, aydın
NURAY: Ay ışığı gibi nurlu
NURCAN: Işık canlı, can ışığı
NURÇİN: Işık derleyen
NURDAN: Işıklı, parlak
NURGÜL: Işıklı gül, gül gibi güzel ve aydınlık
NURHAN: Aydın hükümdar
NURİYE: Işıklı, ışıktan gelme
NURPERİ: Peri kadar aydınlık, güzel
NURSEL: Sel gibi ışık
NURSELİ: Işık seli
NURSEN: Işık gibi nurlu
NURŞEN: Işık gibi şen ve güler yüzlü
NURTEN: Teni ışık gibi beyaz olan
NÜKHET: Güzel ve hoş kokulu

O

OKŞAN: Sevil, sevgiye değer ol
OLCA: Düşmandan ele geçirilen mal, ganimet
OLCAY: Talih, baht, ikbal
ORKİDE: Az bulunup zor yetiştirilen değerli bir çiçek
OYA: İpek ibrişim kullanılarak iğne, fırkete gibi şeylerle yapılan ince dantel

Ö

ÖĞÜN: Kendini yücelt,gurur duy - Zaman - Kez, defa - Önde gelen
ÖĞÜT: Birisine ne yapıp ne yapmaması gerektiğini belirten söz
ÖMÜR: Yaşama süresi - Hayat
ÖNGÜL: Direnen, inatçı - Kılavuz - Öncü, teşvik eden
ÖVGÜ: Övmek için kullanılan söz
ÖVGÜL: Övülmeye değer
ÖVÜN: Başarılarınla, niteliklerinle yücel
ÖYKÜ : Hikaye / Masal
ÖZDEN: Özgür, özle ilgili
ÖZGE: Başka, yabancı, iyi güzel
ÖZGEN: Özü geniş, rahat
ÖZGÜL: Bir türe ait olan - Özü gül gibi olan
ÖZLEM: Hasret, birine ya dabir yere duyulan görme arzusu
ÖZLEN: Görülmek istenilen ol, hasreti çekilen ol
ÖZNUR: Özü ışıklı, aydınlık
ÖZÜN: Şiir - Hak edilmiş ün

P

PAKİZE: Çok temiz, hoş ve güzel
PAPATYA: Taç yaprakları beyaz, ortası sarı baharda açan bir kır çiçeği
PARLA: Parlamak fiilinin emir kipi, 3. tekil şahıs
PELİN: Siyah ve beyaz renkte acı kokulu bir tür bitki
PELİNSU : Pelin + Su (Bkz Pelin)
PEMBE : Açık kırmızı renk
PERÇEM: Kakül - Mızrak, bayrak gibi şeylerin üzerine konulan püskül
PEREN: Ülker yıldızı
PERİ : Çok güzel, çekici, dişi cin
PERİHAN: Peri padişahı, perilerin başı
PERRAN: Uçan, uçucu
PERVİN: Ülker yıldız takımı (Süreyya)
PETEK: Arıların bal depoladığı yuvacık
PINAR: Suyun topraktan kaynayıp geldiği yer
PIRILTI: Parıldayan şeylerin çıkardığı ışık
PİRAYE: Süs, bezek
PÜREN: Sarı, kırmızı renkte açan küçük yapraklı bir tür ot

R

RABİA: Dördüncü
RAHİME: Acıyan, esirgeyen
RAHŞAN: Işıltı
RANA: Güzel, hoş
RAZİYE: Kabul eden, boyun eğen
REBİA: Bahar
REFAH: Bolluk, rahatlık
REFİKA: Eş, zevce
REMZİYE: Sembolik, simgesel
RENAN: İnleyen
RENGİN: Parlak renkli - Hoş süslü
REŞİDE: İyiyi, doğruyu seçebilen, ergin
REVAN: Su gibi akan - Ruh, can
REYHAN: Fesleğen, güzel kokulu bitki
REZZAN: Ağır başlı, vakur, ciddi
RUHAN: Güzel kokulu
RUHSAR: Yüz, çehre
RUHŞEN: Neşeli, canlı
RÜYA: Düş / Uyku anında bilinç altında oluşan kurgular
RÜYET: Görme.Kalp gözüyle görme

S

SAADET: Mutluluk
SABAH: Günün başlangıcı
SABAHAT: Güzellik
SABİHA: Güzel, şirin
SABİTE : Yerinde duran, kımıldamayan
SABRİYE: Sabırlı, dayanıklı
SACİDE: Secdeye varan, yere yüz süren
SADRİYE: Göğüsle ilgili
SAFİYE: Katıksız, katışıksız saf
SAHİBA: Bir şeyi elde etmiş olan
SAHURE: Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
SAİME : Oruç tutan, oruçlu
SAKİNE: Oynamayan, kımıldamayan, durgun
SALİHA: İyi, yarar, yetkili, hakkı olan
SALİME: Eksiksiz, sağ, sağlam
SAMİME: Bir şeyin temeli, en köklü yeri
SAMİYE: Yüksek, ulu
SANAY: Ay gibi güzel
SANEM: Put - Güzel kadın
SANİA: Sanat eseri yaratan - Yapan , oluşturan
SANİYE: Dakikanın 60'ta biri süresinde zaman birimi
SATI: Düğün alışverişi - Satış, alışveriş
SEBLA: Uzun kirpikli göz
SEÇİL: Beğenilen, seçilen
SEDA: Yankı, ses
SEDEF: Midye ve istiridye gibi hayvanların beyaz ışıltılı parlak kabuğu
SEDEN: (Sedan) sesin, seslenişin
SEHER: Tan ağartısı, ortalığın aydınlandığı an
SELCAN: Hareketli, coşkulu
SELDA: (Seldağ) Dağ seli, dağdan inensel
SELEN: Haber, havadis, kulakla duyulan,işitilen
SELİN: Senin Sel'in, Sana ait sel
SELMA: Doğru ve iyi yolda, selamette olma
SELVİ: Yaz kış yeşil kalan ince uzun birağaç
SEMA: Gökyüzü
SEMAHAT: Cömertlik, el açıklığı
SEMİHA: Cömert gönüllü, eli bol
SEMİN: Değerli, pahalı
SEMİRAMİS: Asur kraliçesinin adı
SEMRA: Esmer
SENA: Övme, övüş - Şimşek parıltısı
SENAY: Ay gibisin sen anlamında
SENEM: Tapılacak kadar güzel kadın, sevgili
SENİHA: Yüce, yüksek
SERAP: Çölde uzaktan su gibi görünen ışık yanıltmacı
SERAY: Ay gibi güzel
SEREN: Yelken gerilmek üzere direğe çapraz takılan ağaç
SERİN: Ilıkla soğuk arası
SERPİL: Serpilmiş, gelişmiş
SERRA: Rahatlık, kolaylık
SERTAP: İnatçı
SERVA: Masal
SEVAL: Severek alınan
SEVCAN: Sevgili insan
SEVDA: Aşk, sevgi, tutku tutkunluk
SEVGİ: Aşk, sevme duygusu
SEVİL: Sevgiye değer, sevilen
SEVİLAY: Ay gibi hep sevilen
SEVİM: Birine yakınlık duymak, sempati
SEVİN: Memnun ol, neşelen
SEVİNÇ: Neşe, iç ferahlığı
SEVTAP: Aşırı, tapacak kadar sevgi duyan
SEYHAN: Kenten kente yolculuk
SEYRAN: Gezinme
SEYYAL: Akışkan, sıvı, yerinde duramayan
SEZA: Uygun, yaraşan
SEZAL: Sezgili
SEZEN: Sezgisi güçlü olan
SEZER: Sezgisi güçlü olan
SEZGİ: Anlama, sezme yeteneği
SEZGİN: Duygulu, anlayışlı
SICAK: Sıcakkanlı, cana yakın
SIDIKA: Çok içten ve doğru kimse
SILA: Gurbete çıkanın doğup büyüdüğü yer
SIRMA: Altın yaldızlı, ya da yaldızsız ince gümüş tel
SİBEL: Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / Buğday başağı
SİMA: Düz, çehre - İnsan, tip
SİMGE: Alamet, sembol, birşeyi anlatan im, imge
SİNEM: Benim tenim, benim vücudum, göğsüm
SOLMAZ: Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan
SONAT: Bir veya iki çalgı için yazılmış 3-4 bölümlü müzik eseri
SONAY: Yılın son ayı
SONGÜL: Son açan gül
SONNUR: Son ışık
SU: Rengi kokusu ve tadı olmayan saydam sıvı madde
SUAT: Mutlu, mutlulukla ilgili
SULTAN: Hükümdar ailesinden, anne, kızkardeş
SUNA: Boylu poslu endamlı / Erkek ördek
SUNAY: Ay sun, ay ışığı sun
SUZAN: Adak ayı
SÜHANDAN: Güzel konuşan
SÜHEYLA: Güney yönünde görünen parlak yıldızlar

Ş

ŞADİYE: Sevinç, neşe, mutluluk
ŞAFAK: Gündoğumundan önceki aydınlık
ŞAHİKA: Yüksek, yüce, dağın zirvesi
ŞAZİMENT: Allah'ın adamı- Allah'a ait olan,onun yolundan giden kişi
ŞAZİYE: Özellikleri kimseye benzemeyen
ŞEBNEM: Çiğ, gece nemi, jale
ŞEFİKA: Şefkatli, acıması, esirgemesi bol olan
ŞEHNAZ: Doğu müziğinde bir makam / Çoknazlı
ŞEHRAZAT: Özgür
ŞEHRİBAN: Şehrin ileri geleni
ŞELALE: Büyük çağlayan, çavlan, akarsunun yüksekten yere düştüğü bölümü
ŞENAY: Mutlu geçen ay
ŞENGÜL: İnsanın içini açan gül / hep şen olup hep gülmek
ŞENİZ: Mutlu, sevindiren iz, hatıra
ŞENNUR: Işık saçan, neşe saçan
ŞERİFE: Şerefli, kutsal
ŞERMİN: Utangaç
ŞEVKİYE: Neşeyle, istekle ilgili
ŞEVVAL: Arap takviminin onuncu ayı
ŞEYDA: Çılgın, deli divane
ŞEYMA: Eski Türk adlarından
ŞİİR: Zengin sembollerle uyumlu seslerle ortaya çıkan edebi anlatım biçimi
ŞİRİN: Cana yakın, sevimli
ŞÖLEN: Eğlence, kutlama, şenlik
ŞULE: Alev, ateş alevi
ŞÜKRAN: İyilik bilme, minnettarlık
ŞÜKRİYE: Görülen iyiliğe karşı şükretmek , hoşnut olmak

T

TAÇNUR: Mutluluk
TAHİRE: Gündoğusundan esen rüzgar
TAHSİNE: Günün başlangıcı
TALHA: Güzellik
TALİA: Güzel, şirin
TAMAY: Sabırlı, dayanıklı
TANAY: Secde eden
TANSU: Şafak rengi vurmuş su
TANYEL: Katıksız, arı - Seçilmiş
TARA: Sahur zamanı doğan kız çocuğuna verilen ad
TAYYİBE : İyi, hoş, çok temiz
TEKGÜL: Durgun - Kendi halinde sessiz
TENAY: Uygun, yakışan - Yetkili olan - Dine uygun hareket eden
TENDÜ: Öz, asıl
TENNUR: Yüksek, ulu
TEZER : Çabuk ve erken
TİJEN: Ay gibi güzel
TİLBE: Put - Güzel kadın
TUBA: Sanat eseri yaratan - Yapan , oluşturan
TUĞÇE: Dakikanın altmışta biri
TURNA: Avrupa ve Kuzey Afrika'da yaşayan göçmen kuş türü
TUTAM: Bir desteden daha / parmak uçlarıyla alınabilen / Tutmaktan tutam
TUTKU: İradeyi aşan güçlü coşku, ihtiras
TÜLAY: İncelikle, düşünce ile ilgili
TÜLİN: Uzun kirpikli göz
TÜNAY / TUNAY: Mehtap, ay ışığı, gece görülen aydınlık
TÜRKAN: Hakana saltanatta ortaklık edeneşi
TÜRKÜ: Yankı, ses

U

ULVİYE: Yüce, yüksek, gökle ilgili
UMAY: Üzerinden geçtiği kişilere mutluluk getirdiğine inanılan kuş, Devlet kuşu
UMUR: Görgü, deneyim
UMUT: Ümit, geleceğe güven duygusu
UZAY: Bütün varlıkları kaplayan sonsuz boşluk
UZEL: Usta, becerikli

Ü

ÜLFER: Irmak, büyük su
ÜLKER : Gökyüzünün kuzey kıyısında bir yıldız takımının adı
ÜLKÜ: Amaç, ideal
ÜMMİYE : Okur yazar olmayan kadın
ÜMRAN: Mutluluk bolluk bereket / Bayındırlık
ÜNSEL: Ünü sel gibi aşan
ÜNSELİ: Ünü sellere benzeyen
ÜNZİLE: Gönderilmiş

V

VAHİDE: Tek, bir
VARİDE: Gelen, erişen - Söylenti
VASFİYE: Nitelikli
VEDİA: Korunması için bırakılan emanet
VEFİKA: Uygun, aynı fikirde, yoldaş
VELİDE: Yeni doğmuş çocuk
VERDA: Verdane (merdane Osm.) / Verd (Ar.)'den Verda, gül anlamında
VESİLE: Neden, sebep - Kavuşma
VİCDAN: İyiyi kötüden ayırmaya yarayan şuur, ahlak
VİLDAN: Yeni doğmuş çocuklar
VUSLAT : Kavuşma, yetişme, ulaşma

Y

YAĞMUR: Yeryüzüne düşen yağışın sıvı halinde olanı
YAKUT: Aliminyum oksit, yapısında parlak kırmızı renkli değerli taş
YANKI: Sesin bir yere çarpıp geri dönmesi ile oluşan ikinci ses, ses yansıması
YAPRAK: Ağaç ve bitkilerin yeşil kısımları
YAREN: Dost, arkadaş
YASEMİN: Kokulu çiçekler açan bir tür ağaççık
YAŞAM: Hayat
YAZGÜLÜ : Yaz ve Gül tamlaması / Yazın açan gül "şimdilerde bir de güz gülleri var"
YELDA: Uzun ve siyah / Yılın en uzun gecesi
YELİZ: Yel ve iz rüzgar ve izi anlamında
YEŞİM: Yeşil renkli değerli taş
YETER : Kafi, tamam, gereksinimi karşılayacaknitelikte olan
YILDIZ: Güneş ve ay dışında gökyüzündeki ışıklı cisimlerden her biri
YONCA: Birçok türü bulunan bitki
YOSUN: Çiçeksiz bitkilerin, suların yüzünde ve dibinde bulunan bir türü
YUDUM: Bir içimlik sıvı
YURDAGÜL: Yurduna güller saçan, güzellik getiren
YURDANUR : Yurduna nur getiren
YÜKSEL: Özellikle manevi anlamda yüce ol

Z

ZAHİDE: Dinin yasak ettiği şeylerden sakınan
ZAMBAK: Güzel iri çiçekli bir süs bitkisi
ZARAFET: İncelik, güzellik
ZEHRA: Beyaz ve parlak yüzlü olan
ZEKİYE: Zeka sahibi, kavrayışlı
ZELİHA: Züleyha, su perisi
ZENNAN: Kadınlar
ZENNUR: Zinnur, nurlu, ışıklı
ZEREN: Anlayışlı, zeki
ZERRİN: Altından yapılmış - Altın renginde - Bir cins çiçek - Fulya
ZEYNEP: Değerli taşlar, mücevherler
ZEYNO: Zeynep'in halk dilindeki söylenişi
ZİNNUR: Nurlu, ışıklı
ZİŞAN: Şanlı, ünlü, çok tanınmış
ZİYNET: Süs, süs eşyası
ZUHAL: Satürn
ZÜBEYDE: Öz, asıl
ZÜHAL: Dokuz gezegenden altıncısı (Satürn)
ZÜHRE: Çiçek açan / Çoban yıldızı (Venüs)
ZÜLAL: Berrak, saf, tatlı, soğuk su
ZÜLEYHA: Hz. Yusuf'un karısının adı
ZÜLFİYE: Saçları çok güzel olan
ZÜMRA: Güzel, iyi ahlaklı - Zeki, bilgili kadın
ZÜMRÜT: Yeşil renkli bir değerli taş

26 Şubat 2008 Salı

Msn İfadeLeri

Msn SmiLeyLeri
































 
arkadas